"İzimi Dönüştürüyorum" eTwinning projesi karışık okul takımlarının ortak çalışması


1.TAKIM: DOĞANIN ÇOCUKLARI
2.TAKIM: DOĞANIN RENKLERİ
3.TAKIM: DOĞANIN KANATLARI



Toprak bir gün kardeşi Öyküyle birlikte parkta oynarken bankta oturup çekirdek çitleyen ve çekirdek kabuklarını yere atan iki kişi gördü ve onları böyle yaptıkları için uyardı.
Toprak uyardığı kişiden hiç beklemediği bir tepki aldı. Çekirdek çitleyen insanlar bağırınca Toprak ne yapacağını bilemeyip özür diledi ve oradan ayrıldı. Bu durama üzülen toprak kardeşi ile birlikte eve gidip poşet ve eldiven alarak atılan çöpleri toplamaya başladılar.



Toprak ve kardeşi topladıkları tüm çöpleri götürüp çöpe attılar. Daha sonra anneleri Kiraz Hanım'ın yanına gidip ona olanları anlattılar.
Anneleri Toprak'a ve kardeşine yaptıkları davranışın çok güzel bir şey olduğunu kendileriyle gurur duyduğunu söyledi. Diğerlerinin yaptıklarının çok yanlış olduğunu ileriki zamanlarda onlarında doğruyu anlayacağını söyledi. Güzel yaşanabilir bir dünya için temizliğin önemli olduğunu belirtti bu konuda uzman olan mahalledeki Ahmet amcanın yanına gitmelerini söyledi.



Ahmet amca' nın yanına giden Toprak ve Öykü yolda giderken bir tabela görürler tabelanın üstünde "Atıklarımızı geri dönüştürelim, geleceğe yaşam verelim" yazıyordu.
Toprak bu konuda bilinçli davranılması gerektiğini gayet anlamıştı. Ahmet amcanın yanına varmışlardı Toprak, Ahmet amcaya şöyle dedi:
"Bu tabeladaki yazıları çoğaltıp, her yere asalım, herkes bilinçlenmiş olsun. Her yere birden fazla çöp kutusu koyalım, geri dönüştürülür atıklar ve geri dönüştürülmeyen atıklar ayrı atılsın."
Ahmet amca Toprak'ın fikrini çok beğendi. Hadi çocuklar şimdi harekete geçme zamanı. Ahmet Amca ile tabeladaki yazıların benzeri cümleleri afiş olarak hazırlayıp, her yere asan çocuklar, dünya için gereken özeni göstermezsek yaşanabilir bir gezegenimizin olmayacağını da öğrendiler.
Özellikle hava kirliliği sonucu artan karbondioksit gazının Dünya atmosferini daha çok ısıtacağını hayretle dinlediler Ahmet Amca'dan.
Ahmet Amcayı dinledikten sonra bu konuda daha çok bilgi edinen Toprak ve Öykü bu konuda bir çalışma gerçekleştirmeye karar verdiler.
Karbondioksit gazının azalması için daha çok bitkiye ihtiyaç vardı. Bu nedenle iki kardeş, okullarında ağaç dikme kampanyası başlatacaklardı.

Okula gidip fikirlerini söyleyecekleri günün gelmesini iple çekiyorlardı. O gün geldiğinde ilk olarak arkadaşlarına açtılar fikri. Hepsi o kadar beğendi ki sabırsızlıkla öğretmenlerine koşup yapacakları projeyi anlattılar.
Öğretmenleri doğaya karşı bu kadar duyarlı öğrencileri olduğu için gurur duyduğunu, çok sevindiğini söyleyerek çocukların projesine tam destek verince ne Toprak'ın nede Öykü'nün sevinci kabına sığdı.

Elif Öğretmen, bu gözleri ışıl ışıl parlayan öğrencilerini yanına alıp okul müdürü Nazmi Bey’in yanına gitti. Fikirlerini paylaştılar.
Nazmi Bey’den de onay ve destek çıkınca sırada ağaçlandırma çalışmaları vardı. İlgili kurumların yönlendirdiği yere geldiklerinde hayatlarında unutamayacakları bir gün yaşayacaklardı.
Bir fidan dikmek demek doğaya bir can vermek demekti. Böyle düşündükçe hem daha da heyecanlanıyor hem de yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunun farkına varıyorlardı.
Üstelik yıllar sonra fidanları kocaman ağaç olduğunda gelip altında oturacak, ilk günü mutlulukla hatırlayacaklardı. Kafalarından bu düşünceler geçerken hemen görevlilerin yönlendirmesi ile işe koyuldular.
Yaptıkları bu çalışmayla gurur duyuyorlardı. Fidanları özenle ve sevgiyle dikiyorlardı. Fidanlara şarkılar ve güzel sözler söylüyorlardı. Görevliler onların böyle çalıştıklarını görünce çok mutlu olmuşlardı. Doğayı seven ne kadar da güzel insanlar vardı.
Toprak ve Öykü fidanları dikerken heyecanlanıyor ama işlerini titizlikle yapıyorlardı. Çünkü şimdi dikilen fidanlar ileride hem geleceğe nefes, ormanların akciğeri hem de çocukların saklambaç ve kovalamaca oynayabileceği, müzik dinleyip dans edebilecekleri bir alan olacaktı.
Toprak ve Öykü fidanları diktikten sonra bulundukları yerden ayrıldılar. Yolda giderken Öğretmen Hatıra Ormanı yazan tabelayı gördüler. Hatıra Ormanındaki ağaçları merak ettiler. Gidip ağaçlara su verdiler. Orman içerisini temizlediler.
Tüm sınıf öğretmenleri ile birlikte TEMA Vakfı'na ağaç bağışlamak için ziyarete gittiler, bu arada Toprak ve kardeşi Öykü tüm sınıfın bu konu hakkında bilinçlendiği için çok sevindi.
Birlikte TEMA Vakfı' na tam 50 ağaç bağışladılar ve bu işi daha da büyültmeye karar verdiler.
Ertesi gün ailelerinden izin alarak bir piknik alanına gittiler ve yetkililerden izin alarak alana fidanlar dikmeye başladılar. Tüm fidanlar dikildikten sonra bütün sınıf birlikte piknik yaptılar, fakat onları bekleyen bir sürpriz daha vardı.
Toprak ve kardeşinin babası sürpriz yapıp pasta ile piknik alanına geldi. Hep birlikte pasta kesip eğlendiler. Hem eğlendiler hem öğrendiler.
Akşama doğru, evlerine dönmek için yola çıktılar. Yolda giderken arabanın önüne bir tane kedi çıktı. Araba durdu. Öğrenciler, yoldaki kediyi arabaya aldılar. Hayvan sevgisini göstermek için kediyi eve götürdüler. Ertesi gün diğer çocukların çevreye ve hayvanlara duyarlılığını arttırmak için kediyi okula götürdüler. Okulda kediyi beslediler.


Okuldaki çocukların kediye ilgisi Toprağı çok sevindirdi. Okulda yaptığı etkinliklerin nəticəsini artık görüyordu. Okul arkadaşlarının hepsinin doğaya duyarlılığı Toprak və Öykü'nün doğru yolda olduğunu gösteriyordu.
Simdi sırada bu kedi kimi digər sokak heyvanlarının kaygısına kalmaktı. Çünkü doğadaki tüm canlılar ekosistemde əvəzolunmaz bir yer tutar. Onları korumak hər birimizin borcu.
Çocuklar sokaklara kediler icin su kabları koydular. Bu kablara nezaret edir, boşalınca yeniden doldururlar. Amma bununla yetinmek olmazdı, uzak sokaklarda yaşayan hayvanların da yardıma ihtiyacı vardı.
Hayvanların kaygısına kalmak çocukların çok hoşuna gidiyordu. Artık hayvanlar da onları tanıyor, çocuklardan korkmuyordular.
Ertesi gün Toprakla Öykü teneffüsde okulun bahçesinde küçük bi köpek gördüler sınıfdakı bütün çocuklar onun yanına gəldiler ona yem ve su verdiler.
Okulun bahçesinde köpek için kulübe yaptılar sonra Toprakla Öykü başka sokak hayvanlarına yardım etmek için okulda bağış topladılar ve ailelerinden izin alıb öğretmenleriyle sokak hayvanlarına bağışda bulundular.





Toprak'ın sınıf arkadaşlarından Doğa şöyle bir fikirle geldi. Barınaklarda sahipsiz ve yardıma muhtaç birçok kedi köpek var. Onlara mama götürüp biraz da sevelim mi? Onlarla zaman geçirmek hepimize çok iyi gelecektir. Hem de barınaktaki hayvanlara mama götürüp mutlu ederiz.
Öğrenciler sahipsiz kedi köpeklere yardım etmek için sınıf öğretmenleri olan Sevgi öğretmene fikirlerinden bahsettiler.

Sokak hayvanlarından sonra barınaktaki hayvanlara da yardım etmek istediklerini dile getirdiler. Sevgi öğretmen bunun için uygun olan barınakları araştırıp okul müdürü Nazmi beyle görüşeceğini ve bu istekleri için izin almaya çalışacağını dile getirdi ve ardından öğrencilerine dönerek;
"Güzel çocuklarım, doğaya ve hayvanlara olan sevginiz sayesinde gelecekten umudumu hiç kaybetmiyorum. Hepinizi çok seviyorum" diye ekledi.
Okul Arkadaşları Efe dedi ki, her gün düzenli bir şekilde barınaklara su ve mama götürmeliyiz çünkü onların su ve mama sayısı azalmaktadır.
Öğretmen ve müdür Efe'nin dediğini doğru bularak mama ve su için gerekli maddi destek olarak çeşitli vakıf ve sosyal yardımlaşma kurumlarına başvurmaya karar verdiler.

Sınıfa döndüklerinde sınıflarının köşesine pusmuş bir köpek yavrusu buldular ve onu okulca sahiplendiler. Köpeğe "Minnoş" ismini koydular. Minnoş'un minnacık patileri, kömür gibi gözleri ve kahverengi, yumuşacık tüyleri vardı. Öğrencilere çabucak alıştı. Minnoş'un bir kaç sıyrığı vardı. Öğrenciler Minnoş'un yaralarını özenle sardılar.


Minnoşun yaralarını saran Toprak ve arkadaşları, onun için okul bahçesinde bir de kulübe yaptılar. Minnoş artık yeni evinde huzur ve güven içinde uyuyabilirdi.
Ders zili çaldığında Toprak Minnoş'tan ayrılmak istemiyordu ama hızlıca eve gitmesi gerekiyordu. Çıkışta Öykü'yü de bularak eve doğru yol aldılar.

Öykü yolda kardeşine , öğretmeninin sınıfa verdiği ödevden bahsetti. Öğretmenleri evdeki atık materyalleri kullanarak bir saksı tasarlamalarını ve bu saksıda bir bitki yetiştirmelerini söylemişti. Öykü saksı için acaba ne kullanabilirdi?
Toprak ve kardeşi boş bir deterjan kutusunu bulup kestiler ve içine çok güzel bir çiçek ektiler. Çiçeği ekerken anneleri Selma Hanım da onlara yardım etti.
Çiçeği özenle sulayıp güneş alan balkona koydular. Ama çiçeğin saksısı deterjan kutusundan olduğu için Öykü'nün içine sinmedi ve saksıyı boyayarak, değişik desenlerle süsledi. "İşte şimdi oldu!" dedi Öykü.
Böylece hem öğretmeninin verdiği ödevi yapmış oldu hem de bir bitki yetiştireceği için mutlu oldu. Şimdi sıra çiçeğin büyüyüp açacağı günü beklemekteydi.
Tabii ki sadece saksıyla bitki yetiştirmek yeterli değildi. Dünyanın ciğerlerine daha fazla katkıda bulunulması gerekiyordu. Bunun için öğretmenleriyle birlikte Geleceğe Nefes kampanyasına katılması gerektiğini düşündü.
Arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle bu fikrini paylaştı, onlarda bu fikrin güzel olduğunu söyledi ve hep birlikte Geleceğe Nefes etkinliğine katılarak fidan bağışında bulundular.




Gerçekten de doğadaki bütün varlıklar birbiriyle görünmez iplerle bağlanmış gibiydi. Ağaçlarımız, hayvanlarımız, sularımız o kadar kıymetli ki...
Sevimli köpeğimiz Minnoş'a sarılıp onu severken bunlar geçiyordu birçok öğrencinin aklından. Tam da o sırada ders zili çaldı. Öğrenciler sevinçle derslerine girdiler. Tekrar teneffüs zili çalınca hepsi yapılan yardımlardan çok mutluydu. Minnoş artık okulun köpeği haline gelmişti.

Bir sonraki gün Toprak'ın öğretmeni Ahmet Bey, öğrencilerine kısa bir belgesel izletti. Belgesel de dünyadaki tatlı su kaynaklarının tükendiğinden söz ediyordu. Bütün sınıf belgeselden çok etkilendi.
Dünyadaki tatlı su kaynakları azalıyordu ve bizlerin bir şeyler yapmasının vakti gelmişti. Acaba neler yapılabilirdi bu konuda? Hemen düşünmeye ve çareler aramaya başladılar. Öğretmenleri Ahmet Bey bu konuda bir ödev verdi. Herkesin "su israfı" konusunda neler yapılabileceğine dair araştırma yapması gerekiyordu.

Toprak yaptığı araştırmada tarım alanında doğru sulama teknikleri kullanılırsa yılda 15 milyar metreküp suyun tasarruf edilebileceğini öğrendi.
Sınıftaki öğrencilerden Berfin ise araştırma sırasında şunları öğrendiğini söyledi:
-Musluklarımızda sızıntı olup olmadığını düzenli olarak kontrol etmeliyiz.
-Bulaşıklarımızı elde yıkıyorsak akan musluğun altında değil temiz suyun içinde durulamalıyız.
- İçme suyu dışındaki suları bir kaç kez biriktirip tekrar kullanabiliriz.

Öğretmenleri Berfine aferin diyip gülümsedi. Başka neler öğrendiklerini sordu. İçlerinden birisi el kaldırarak şöyle cevap verdi:
"Özellikle içinde bulunduğumuz süreç içerisinde el hijyenine hepimiz dikkat etmek zorundayız ancak elimizi yıkarken boşa akan suyu kapatmakta görevlerimiz arasında yer almalıdır."

Öğretmen aferin dedi ve sınıfa şimdi neler öğrendiklerini sordu.
'Suyun israf edilmeyeceğini' dediler hep bir ağızdan
Öğretmen, 'İsraf edenleri uyaracağınıza söz veriyor musunuz?' dedi.
-'Evet' diyerek söz verdi bütün sınıf.


Ertesi gün Toprak katıldığı bir söyleşide öğrendiği bazı bilgileri arkadaşlarıyla paylaştı. Denizlerin ve su kaynaklarının temiz tutulması gerektiğini fok ve deniz kaplumbağalarının neslinin tehlikede olduğunu söyledi.
Toprak suyu israf etmememiz gerektiği gibi mevcut su kaynaklarımızı ve denizlerimizi temiz tutmamızın doğamız için gerekli olduğu anlattı.

Toprak bu anlatılanları düşününce aklına bir fikir geldi. Fikir şuydu; Toprak ve arkadaşları suları kurtarmak için hep beraber su ile ilgili bir sürü bilgilendirici afiş hazırlayıp etrafa asacaklardı. Böylece hem dayanışma artacak hem de insanlar bilinçlenmiş olacaktı.
Belki arkadaşları da bu konuda farklı önerilerde bulunabilir ve neler yapabilecekleri konusunda öğretmenlerinden de yardım isteyebilirlerdi. Düşündükçe çok heyecanlanıyordu. Toprak bu düşüncelerle uyuyakaldı.

Toprak sabah erkenden kalktı ve koşturarak banyoya gitti elini yüzünü yıkarken de öğretmeninin anlattıklarını kafasından bir daha geçirdi .
Annesi Yeliz hanım Toprağı kahvaltıya çağırıyordu . "Toprak hadi oğlum kahvaltıya" diye bir ses duydu toprak ve kahvaltı masasına oturup ailesine yapacakları afişi anlatmaya başladı Toprak ve ailesi Toprağa gurur duyduğunu ve onlarda afişi tasarlamaya yardım edeceklerini söyledi.
Ailesinin onunla gurur duyduğunu öğrenince daha da hırslandı ve araştırma yapmaya devam etti. Her gün daha fazla bilgi öğrenmeye başladı. Afiş hazırlıyordu ama bir türlü kafiyeli ve akılda kalıcı bir söz bulamıyordu.
Babasından yardım almaya karar verdi ve babasının yanına gitti. Babasının yanına vardığında ona konuyu bir çırpıda anlattı. Babası onu dikkatlice dinledi fakat yardımcı olamayacağını bu sözü kendisinin bulmasının daha doğru olacağını söyledi.

Hızla babasının yanından uzaklaşan Toprak babasının dediklerini dikkate alarak internete girip araştırma yapmaya karar verdi. İnternete girdi ve gerekli araştırmaları yaptı.
Araştırma sonucunda birçok bilgiye ulaşan Toprak, yeni şeyler öğrendikçe hem daha çok heyecanlanıyordu hem de aklında yeni yeni fikirler oluşmaya başlamıştı.



Toprak ertesi gün hemen işe koyuldu bir röportaj yapacaktı. Arkadaşı Aslı ile birlikte bir kamera ve mikrofon aldılar.
İlk önce bakkal Ahmet Amca'nın yanına gittiler ama Ahmet amca bakkalda yoktu. Biraz bekledikten sonra yoldan geçen Doktor Enes Bey Toprak ve Aslı'ya selam verdi. Toprak ve Aslı heyecanla ayağa kalktılar. Çok mutlu olmuşlardı çünkü ilk röportajlarını yapabilecekleri biri gelmişti .
Daha sonra Doktor Enes ile röportaja başladılar. Doktor Enes, bu konu hakkında çok hassas olduğun söyledi ve hemen konuşmaya başladı. Suyun insan yaşamı hakkında önemi ,su kaynakları hakkında, hayvanların ne kadar suya ihtiyacı olduğu hakkında vb. konulardan konuşarak röportajını tamamladı.
Tam o sırada bakkal Ahmet Amca geldi. Çocuklar bir sevinç koşarak Ahmet Amca'nın yanına gittiler.
Bakkal Ahmet Amca tüm çocuklara dondurma hediye etti. Daha sonra Bakkal Ahmet Amca suyun tüm canlılar için ne kadar önemli olduğunu anlattı. Su kaynaklarının kirletilmemesi gerektiğini ve suyun tasarruflu kullanılmasının gelecek kuşaklar için önemli olduğunu belirtti.
Toprak ve Aslı, tüm esnafı bilinçlendirmek için mahalle ortasına uyarı niteliğinde su tasarrufu ile ilgili resim yapmaya karar verirler. Durumu anlatmak için mahalle muhtarının yanına giderler.
Muhtar anlatmaya başlar:
"Su biyolojik bir çözücüdür ve bu çözücü rolü ile vitaminlerin ve minerallerin hem vücutdan taşınmasına hem de çözülmesini sağlar. Su vücut sıcaklığının düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynayar."


Muhtarın izni ilə çocuklar mahallenin merkezi sokaklarından birinin duvarına su israfı ile ilgili büyük bir resim çizdiler. Muhtarın katkısıyla hazırlanan su israfının karşısını almaq için çağırışçı sloqanlar mahalle duvarlarına yapışdırıldı.
Çocuklar hazırladıkları el ilanlarını pazarlarda, mahalle sokaklarında, civardakı okullarda dağıtdılar.


Çocukların bütün çabaları neticesiz kalmadı. Artık etraflarındaki insanları sokak hayvanlarına, çevre kirliliğine, su israfına, geri dönüşümə, ekoloji ayak izinə daha duyarlı olmağa başladılar.
Küçük bir mahallede başlanan bu etkinlik büyüyerek tüm kasabanı, sonra ilçeni, daha sonra tüm ülkeni kapsadı.
-SON-
KATKI SAĞLAYANLAR



3. Takım: Eylem GEÇERGÜN
Mustafa ŞEN
Hatice YALÇIN KILIÇ
2. Takım: Dilan TEMEL
Aysel UYSAL KÖSE
Hamiyet BULUT YENİ
Günay MİRZAYEVA
1. Takım: Bengül BİROĞLU ŞAHBAZ
Melek SELVİ
Fatma KINACI
TAKIM LİDERLERİ
"İzimi Dönüştürüyorum" eTwinning projesi karışık okul takımlarının ortak çalışması


1.TAKIM: DOĞANIN ÇOCUKLARI
2.TAKIM: DOĞANIN RENKLERİ
3.TAKIM: DOĞANIN KANATLARI



Toprak bir gün kardeşi Öyküyle birlikte parkta oynarken bankta oturup çekirdek çitleyen ve çekirdek kabuklarını yere atan iki kişi gördü ve onları böyle yaptıkları için uyardı.
Toprak uyardığı kişiden hiç beklemediği bir tepki aldı. Çekirdek çitleyen insanlar bağırınca Toprak ne yapacağını bilemeyip özür diledi ve oradan ayrıldı. Bu durama üzülen toprak kardeşi ile birlikte eve gidip poşet ve eldiven alarak atılan çöpleri toplamaya başladılar.



Toprak ve kardeşi topladıkları tüm çöpleri götürüp çöpe attılar. Daha sonra anneleri Kiraz Hanım'ın yanına gidip ona olanları anlattılar.
Anneleri Toprak'a ve kardeşine yaptıkları davranışın çok güzel bir şey olduğunu kendileriyle gurur duyduğunu söyledi. Diğerlerinin yaptıklarının çok yanlış olduğunu ileriki zamanlarda onlarında doğruyu anlayacağını söyledi. Güzel yaşanabilir bir dünya için temizliğin önemli olduğunu belirtti bu konuda uzman olan mahalledeki Ahmet amcanın yanına gitmelerini söyledi.
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
-
BUY THIS BOOK
(from $9.59+) -
BUY THIS BOOK
(from $9.59+) - DOWNLOAD
- LIKE
- COMMENT ()
- SHARE
- Report
-
BUY
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!