For foradan sür süreden

Yenice çıktım buradan

Konaraktan göçerekten

Lale sümbül biçerekten

Soğuk sular içerekten

Ayla ayla bir güz gittim.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken işte masalımızın kahramanı Dilahan da bu sözlerle çok sevdiği atı Rüzgar'a binerek çıkar yola. Kuzeni Murat Han 'ın yönettiği uzak ülkeye. Çünkü üzüm bağlarıyla meşhur bu ülke kıtlıkla mücadele etmektedir. Kuzeni Murat Han da çok sevdiği, bilgisine çok güvendiği, küçükken de çareyi hep onda bulduğu Dilahan 'dan yardım ister. Ona her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. İşte böyle çıkar yola Dilahan...

Dağlardan, tepelerden, nehirlerden, derelerden, yollardan, kervanlardan geçer. Bin bir çeşit çiçek ve tohum toplar geçtiği yerlerden. Her tohumu atar heybesine özenle. Heybesinin diğer ucunda da anası Cemre Hatun'un hazırladığı sihir tozu vardır. uzun uzun yollar da biter, varır kuzeni Murat Han'ın sarayına. Kale kapısına geldiğinde muhafızlar tanımazlar onu. Sorarlar kimsin diye. Kralı görmek istediğini, ve çok önemli haberler getirdiğini söyler.

Muhafızlar da onu çıkarırlar Murat Han'ın huzuruna. Murat Han ülkemin durumuna nasıl çare bulurum diye kara kara düşünürken karşısında Dilahan'ı görünce yüzü aydınlanır. Hoş geldin diye sarılır Dilahan'a. Hasret giderdikten sonra anlatır her şeyi. Yiyecek yoktur, tarlalar boştur, ülkenin içindeki dere kurumuş, tarlaları sulayacak su yoktur. Dilahan, en yakın nehir nerede diye sorar. Kral iki dağ ötede Mucizeler Ülkesi 'nde der. 

Dilahan" Ben getireceğim suyu, ülkende bolluk ve bereket içinde yaşayacaksın." der. Ama büyük bir sorun vardır. Mucizeler Ülkesi 'nin kralı, suyunu kimseyle paylaşmayan aksi bir insandır. ülkedeki tüm güvercinleri yanına alan Dilahan yola çıkar. Az gider uz gider ve varır Mucizeler Ülkesi 'ne. Vardıklarında kötü bakışlı nöbetçiler karşılar onları. Kralın huzuruna çıkarırlar Dilahan ve güvercinleri.