Bu masal kitabı Masal İçin Sanat projesi kapsamında Hüseyin CİHANTİMUR, Gülşah CİHANTİMUR, Uğur SAYDAM, Soner UYGUR, Okan GÜLTEKİN, Yasemin TUFAN, Havva KILINÇ, Ömer GÜÇLÜ, Naile UYSAL ve Harun SEZEK'in öğrencileri tarafından resmedilerek hazırlanmıştır.
Eski zamanlarda bir padişah varmış.Yaşına, padişahlığına yakışmayan hareketler yapar, herkesi kendine güldürürmüş. Devlet işleriyle hiç uğraşmazmış. Vaktini hep ava gitmekle, eğlenceler tertiplemekle geçirirmiş. Günlerden bir gün, üç oğlunu da yanına çağırmış, onlara :Söyleyin bakayım, diye sormuş, beni ne kadar seviyorsunuz?
Babalarının böyle tuhaf hallerine alışık olan şehzadeler, onun bu sorusunu hiç yadırgamamışlar. Fakat, onun, sorduğu bir şeye karşılık verilmediği zaman da ne kadar kızdığını bilirlermiş. Önce en büyük şehzade cevap vererek :
Babacığım, demiş, sizi altın kadar, elmas kadar, pırlanta kadar seviyorum.
Büyük oğlunun bu cevabı padişahın pek hoşuna gitmiş. Kahkahalarla güldükten sonra, ortanca oğluna bakmış :
Ya sen beni ne kadar seviyorsun bakayım? diye sormuş. O da :
Babacığım, demiş, ben sizi bal kadar, börek kadar, kadayıf kadar seviyorum.
Ortanca oğlunun cevabı da padişahın hoşuna gitmiş. Gene kahkahalarla gülmüş.
HARUN SEZEK-ZEHRA MARULYALI YBO
Sonra en küçük şehzadeye dönerek:
Söyle benim küçük oğlum, demiş, ya sen beni ne kadar seviyorsun bakayım?
Küçük oğlan, birdenbire cevap verememiş. Biraz yutkunduktan sonra:
Babacığım, demiş, ben sizi tuz kadar seviyorum.
Küçük şehzadenin bu beklenmedik cevabı karşısında, ağabeyleri, kendilerini tutamayıp gülmüşler. Padişahın da suratı birden asılmış. Kaşlarını çatarak:
Ne dedin, ne dedin?! diye bağırmış. Beni tuz kadar seviyorsun ha? Seni utanmaz, hain evlat seni. Dünyada tuzdan daha kıymetli bir şey bulamadın mı?
Sonra, hiddetle, yanındaki küçük bir sedef sandıktan iki kese altın çıkarmış. Birini büyük oğluna, ötekini de ortanca oğluna atmış. Onlara, eliyle dışarı çıkmalarını işaret etmiş. Her iki oğlu da âdeta yerleri öpüp geri geri giderlerken, padişah ellerini çırpmış.
Daha sonra padişah küçük oğlunu saraydan kovmuş.
UĞUR SAYDAM-VAKIFBANK ATATÜRK ORTAOKULU
Şehre girerken, yol kenarındaki ilk evin kapısını çalmış. Kapıyı ihtiyar bir kadın açmış. Ona, şehzade olduğunu bildirmemiş, dünyada kimsesi bulanmadığını, bu memleketin de yabancısı olduğunu söyleyerek kendisini evlatlığa kabul etmesini rica etmiş. Zaten ihtiyar kadının da hiç kimsesi yokmuş. Zahmet çekmeden yetişmiş bir çocuk sahibi oldum diye sevinerek şehzadeyi evlatlığa kabul etmiş.
İhtiyar kadın, şehzadenin önüne yiyecek koymuş. Karnını doyuran şehzade, gidip çeşmede elini, yüzünü, ayaklarını güzelce yıkamış. Sonra atının da karnını doyurmuş. Bu işler bitince, kadının yaptığı yatağa kendini atarak derin bir uykuya dalmış.
SONER UYGUR-VAKIFBANK ATATÜRK ORTAOKULU
Ertesi sabah uyandığı zaman, şehzade, pencereden halkın akın halinde bir tarafa doğru gittiğini görmüş, ihtiyar kadına:
Anacığım demiş, herkes böyle nereye gidiyor? Bayram filan mı var?
İhtiyar kadın:Bayram değil ama oğlum, demiş, ondan daha önemli bir şey var. Bugün talih kuşunu uçuracaklar, padişahımızı seçecekler...
Bu sefer şehzade:Ne olur anacığım, demiş, beni de götür. Hiç olmazsa seyrederiz.İhtiyar kadın evlatlığını kıramamış. Kalkıp giyinerek sokağa çıkmışlar. Halkla beraber büyük meydana gitmişler.
HAVVA KILINÇ-VAKIFBANK ATATÜRK ORTAOKULU
İhtiyar kadın evlatlığını kıramamış. Kalkıp giyinerek sokağa çıkmışlar. Halkla beraber büyük meydana gitmişler.
Herkes toplandıktan sonra, talih kuşunu uçurmuşlar. Talih kuşu, kalabalığın üzerinde dolaşmaya başlamış. Kimisi, “acaba bana mı konacak?” diye heyecan geçiriyor, kimisi de, “benim başıma konsun” diye ayaklarının ucuna basarak boyunu yükseltiyormuş.
Ne ise, kuş, döne dolaşa gelip bizim küçük şehzadenin başına konmamış mı?Buna hiç kimse razı olmamış. Her kafadan bir laf çıkıyor, kimisi de:O yabancı, padişah olamaz! diye bağırıyormuş. Çaresiz seçimi bozmuşlar. Ertesi sabah tekrar toplanmaya karar vermişler.Ertesi gün herkes gene meydanda toplanmış. Bu sefer de bir yanlışlık olur da, halkı kızdırırım diye, küçük şehzade, gidip yol kenarındaki mezarlıkta, bir taşın yanında oturmuş.
Talih kuşunu uçurmuşlar. Halk heyecandan kırılıyormuş. Ama kimsede de ses seda yokmuş. Gözler hep havada kuşun uçuşunu dikkatle takip ediyormuş.
Talih kuşu, döne dolaşa gidip bu sefer de mezarlık kenarında oturan şehzadenin başına konmamış mı?
Halk gene kıyameti koparmış.
GÜLŞAH CİHANTİMUR-CENGİZ TOPEL İMAM HATİP O.
Bir taraftan da:
Olmadı, olmadı, Hakkın şartı üçtür; diye bağıranlar olmuş. Çaresiz bu seçimi de bozmuşlar. Yeniden toplanmaya karar vermişler.
Ertesi sabah, halk meydanda çok erkenden toplanmış. Şehzade ile ihtiyar kadın evlerinden henüz çıkmış, meydana doğru gelirlerken, talih kuşu uçurulmuş.
Kuş gene kalabalığın üzerinde birkaç defa dönmüş. Sonra oradan hızla uzaklaşarak, gidip meydana doğru yeni gelmekte olan şehzadenin başına üçüncü defa konmuş. Bu sefer hiç kimse itiraz edememiş. Bizim küçük şehzade de padişah olarak o memleketin idaresini eline almış. Akıllı çocuk olduğu için, kısa zamanda halka kendini sevdirmiş. Birçok işler yapmış. Memleketi gül gibi idare etmeye başlamış.
OKAN GÜLTEKİN-VAKIFBANK ATATÜRK ORTAOKULU
- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors
SON
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $3.99+) -
BUY THIS BOOK
(from $3.99+) - DOWNLOAD
- LIKE
- COMMENT ()
- SHARE
- SAVE
- Report
-
BUY
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!