Denizin derinliklerinde, sayısız su damlasından yalnızca biri olan küçük bir damla yaşarmış. 

Arkadaşlarıyla birlikte serin sularda yüzmek, balıkların çevresinde dolaşmak ona büyük keyif verirmiş. 

Sabahları, güneş denizin üzerinde parladığında su damlacıkları ışıl ışıl göründüğü için çok mutlu olurmuş.

Bir gün, Güneş her zamankinden daha sıcak ve parlakmış. Küçük su damlası, içinde bir hafifleme hissi duymuş. “Acaba neler oluyor?” diye düşünürken yavaş yavaş ısındığını ve denizin yüzeyinden uzaklaştığını fark etmiş. 

Bu durum ilk başta onu biraz korkuttuysa da merakına yenik düşüp etrafa bakınmış. Bir anda kendini yukarı doğru yükselirken bulmuş. “Buharlaşıyorum!” diye şaşkınlıkla bağırmış.
 

Gökyüzünde yolculuk etmek ilk başta çok garip gelse de, orada onu bekleyen pek çok su damlasıyla tanışmış. “Hoş geldin!” diye seslenmiş  

diğer damlalar. 

Hep birlikte beyaz ve yumuşacık bir bulutun parçası olmuşlar. Bulutta olmak, sanki pamuktan bir evin içinde yaşamak gibiymiş. 

Küçük damla, bulut arkadaşıyla gökyüzünde dolaşırken rüzgârla sohbet ediyor, güneşi selamlıyor, 

yukarı bakarak dünyayı seyrediyormuş.