Sevgili okurlar bu yazıyı yazmamdaki amaç:Adıyaman'ın küçük,sadece Nemrut Dağı ve Cendere Köprüsünden ibaret bir şehir olduğu algısını yıkmak.Gerçekten Türkiye Anadolunun beşiği olduğu için geçmişi barındıran yerlere sahip.Öyle ki Adıyaman Dünya harikalarının bile içine girmiş.Sizlere keyifli okumalar diliyor tanışacağınız yeni mekanlara merhaba demenizi istiyorum.
Saygılarımla
Derya SERT

Bir haziran sabahıydı telaşlı bir şekilde valizlerimizi hazırlıyorduk.Büyük bir çabanın ardından sonunda patrondan yıllık iznimi alabilmiştim.Herşeyi tamamladıktan sonra yola çıkmaya başlamıştık.Yaklaşık 3 yıl olmuştu ailemi görmeyeli,küçük kızım Fatma ortanca kızım Zeynep onların büyüğü Furkan ve eşim Emine işte biz bu beşli Ankara'dan Iğdıra gitmek için yollara düştük yolumuzu uzatarak
gidecektik memlekete, çünkü aklımızda harika bir plan vardı. Geçtiğimiz illere bakıp içinden bizim dikkatimizi çeken bir şehri bütünüyle gezecektik. Bir kaç tane il gezdik geçtiğimiz illerde çok güzel yerler vardı. Fakat hepimiz oy bütünüyle bir şehri gezecektik. Bu yüzden hiçbir şehirde oy bütünlüğü sağlanmadı biz de yolumuza devam ettik. Şu an Şanlıurfa-Adıyaman yolu üzerindeyiz. Adıyaman yolu üzerindeyken Ali Dayı Restaurant diye bir levhaya rastladık.
Tamda o an karnımız çok acıkmıştı. Gidip bir yemek yiyelim ve Adıyaman'ın dikkatimizi çekecek bir özelliği olup olmadığını gözlemleyelim diye karar verdik. Restauranta gittik. Menüde dikkatimizi çeken Alabalık oldu biz de beş menü kaşarlı alabalık yedik. Çaylarımızı içerken yan masada oturan turist grubun konuşmasına şahit oldum. Farsça konuşuyorlardı, anladım ki İran'dan gelmişler. Bir an şaşırdım İran'dan Adıyaman'ın şanını duymaları çok güzel bir
şey Allah'dan üniversitede yabancı dil dersi olarak Farsça dersi almıştım da ne söylediklerini anlayabiliyordum konuştuklarından. Adıyaman'ın yöresel yemeklerini tek tek saydılar kendi yemekleriymiş gibi daha sonra en beğendikleri yemekleri söylediler. Tarihi yerlerini de es geçmediler, tabi onların söyledikleri karşısında şaşkına döndüm. Ben daha önce Adıyaman'ın bu kadar kültürel zenginliğinin olduğunu duymamıştım.
Bu konuşmaları bizim tayfaya anlattım. Oy birliği ile turistlerin cezb edici konuşmalarının ardından Adıyamanı gezmeye karar verdik.Gezmeye başladığımız ilk durak Keleş Konağı idi.Keleş Konağı'nın iç dekorasyonu ve o muhteşem çayının lezzeti yol boyunca aklımızdan çıkmadı. Yolumuz bizi Adıyaman Üniversitesine götürdü. Adıyaman Üniversitesi'nin içini gezerken burnumuza muhteşem bir koku yayıldı,kokuyu takip ettik ve sonunda Adıyaman'ın meşhur
lahmacunuyla tanıştık. Az önce yemek yediğimiz için lahmacunları paket yapıp gezmeye devam ettik. Eğri Çay Köprüsün'den geçtik. Merkeze doğru ilerledik. Buldukbaba Camisi'nde namazımızı kıldık. Buldukbaba Camisi sade ve huzurlu bir Camiydi. Turistlerden aldığımız Adıyaman'da gezilecekler listesinde Mimar Sinan Kültür Parkı da vardı. Rotamızı parka doğru çevirdek. Park da çocuklar için çok güzel materyaller vardı.
Ayrıca büyükler için oturma alanları da oldukça fazlaydı.Çarşı beklediğimizden daha kalabalıktı. Oradan ayrılıp Adıyaman Kalesine çıktık. Adıyaman yazısı önünde fotoğraf çektirmeyi de unutmadık tabi. Bizim tayfa kaleyi çok beğendi.Hem merdivenlerin uzun olmasından hem de Adıyaman'ın çoğunluğunun o tepeden görünmesinden dolayı.Oradan Adıyaman'ın Eski Tuz Hanı'na gittik Tuz hanı gerçekten eskiydi. Orayı gezdikten sonra Mor Pavlus Mor Petrus
Kilisesine geçelim diye karar verdik.Mor Pavlus Mor Petrus Kilisesine gittik.Kilisenin içerisinde kocaman bir avizenin altında televizyonda gördüğümüz oturma yerlerinden vardı. Değişik ve dikkat çekici tablolar yer alıyordu.Kocaman bir Tevrat vardı Kilisede. Kiliseden sonra Adıyaman'ın meşhur Saat Kulesini gördük.Saat Kulesi'nin üstünde Kartal heykeli vardı muhteşem bir görünüm sergiliyordu.
Ordan Adıyaman Müzesine geçtik. Gerçekten bir müzeye konulabilecek eserler vardı içinde. Müzeden sonra Oturakçı Pazarı'nın içini dolaştık. Oturakçı Pazarındaki tesbihler ve bakır cezveler bizi bizden aldı. Orada bize çiğköfte ikram ettiler. Hayatımızda bu kadar güzel çiğköfte yediğmizi hatırlamıyorduk. Buraya gelmişken eşim hiç boş durur mu? Eve Adıyamana özel deseni olan kilim ve seccade aldı. Oturakçı Pazarından sonra ikindi namazımızı Adıyaman Ulu Camiinde kıldık. Namazdan sonra
Perre Antik Kentine giderken yolun ortasında pekmez yapan insanların heykeline rastladık. Özçekim yaptıktan sonra yolumuza devam ettik. Perre Antik Kentine vardık. Komagene Krallığı gerçekten bu yüzyıla kadar dayanan kalıcı bir kent kurmuşlar.Biz de fırsatı değerlendirip bol bol resim çekindik. Yolumuza devam ederken paketlediğimiz lahmacunları yedik. Adıyaman lahmacunu olağanüstü bir lezzete sahipti. Bu enfes lahmacunlardan sonra Roma Çeşmesini
görmeden de olmazdı.Çeşmeden dönerken önemli bir yeri unuttuğumuzu fark ettik. Orası da Pirin Ören Yeri idi. Pirin Ören Yerine girdiğimiz de çok farklı hissetmedik aslında. Bundan önce Perre Antik Kentine gitmiştik her iki tarihi yerde yüzyıllar öncesinden kalma olduğu için birbirine benzer yönleri vardı. Eşsiz tarihi mekanlardan sonra, açlık ve yorgunluk bizi Adıyaman'ın en iyi otellerinden birine bıraktı. Odamızda biraz dinlendikten sonra yemeğe koştuk. Menümüzde: Dövmeç,
mercimek çorbası, bol köpüklü ayran, .buhara pilavı, Adıyaman köftesi ve tene helvası vardı. Bu tatlar gerçekten asırlık ve yenilmeye değerdi. Uzun bir zamandan sonra çocuklar da bu yöresel yemekleri tatmış oldu. Yemekten sonra mescitte namazımızı kıldık. Odalarımıza geçip yarın gideceğimiz yerler için araştırma yaptıktan sonra yatsı namazımızı kılmaya gittik. Dönüşte de yorgunluktan dolayı hemen uyuduk. Sabah ezanını duymamız ve kalkmamız bir oldu. Cümbür cemaat namaza gittik. Planımız
hemen kahvaltı yapıp daha sonra da gezimize devam etmekti. Anladık ki yavaş davranırsak bu şehri gezmeyi bitiremicez. Kahvaltıda çok güzel yiyecekler bizi bekliyordu: Kavurmalı yumurta, menemen, süzme yoğurt, peynir,tereyağlı çökelek, zeytin, incir reçeli ve son olarak çayımız vardı. Kahvaltıdan sonraki işimiz sahabe türbelerini gezmek olacaktı.Yolun ortasında bulunan nar heykelini gördükten sonra sahabe turumuza başlayabilirdik artık.'366 Evliyanın Defterdarı' olan Mahmud El Ensari türbesi oldu.
Ardından Ebu Zer-i Gıfari türbesine geçtik.'En garip ve en muhtaç olduğun gün,kabre konulduğun gündür'.Diye karşıladı bizi.Duamızı ettikten sonra Beşpınar Mesire Alanına da gelmişken orayı da gezelim dedik. Beşpınar Mesire Alanında güzel faaliyetlerde bulunduk. Ailecek faytona bindik, su motoruyla vadinin üzerinde dolaştık ve en son olarak dev Türk bayrağıyla fotoğraf çekerek sonlandırdık. Beşpınar Mesire Alanından sonraki durağımız bambaşka bir sahabe olacaktı oradan sonra
ZEYNELABİDİN türbesine geçtik. Orayı gezip duamızı ettikten sonra diyer son türbeyi ziyarete gittik,orasıda Safvan Bin Muattal'ın türbesi idi. Orada çok güzel piknik yerleri vardı. Bizim vaktimiz olmadığı için duamızı edip sahabe turumuzu bitirmiş olduk.Hemen ardından yolumuzu Kahta'ya çevirdik. Adıyaman'ın kavurmalı hıtabının meşhur olduğunu duymuştuk. O zaman bizde bunu Kahtada yaptıralım dedik. hıtaplarımızı
aldıktan sonra rotamızı Sincik ilçesine yönelttik . yol boyunca gördüğümüz manzara katettiğimiz yollara deydi.Karakuş Tümülüsüne vardık sonunda.Geçmişten günümüze böyle eserlerin kalması gerçekten gurur verici. O an karşıma kocaman bir taş çıktı üzerinde isimler yazılıydı, bizde elimize kalemleri alıp üzerine kendi isimlerimizi yazdık. Tümülüsten ayrılıp yolumuza devam ettik. yolun kenarında duran mor renkli çiçekler gözümüze takıldı, renkleri o kadar cezbediciydi ki inip hemen bu anı ölümsüzleştirdik. Sonra Cendere Köprüsüne
doğru yol aldık. Yolda direklerin üzerinde kocaman yuvaları olan leyleklere rastladık. En sonunda Cendere Köprüsüne ulaştık. Cendere Köprüsünü çok duymuştuk gelip görmekte nasip oldu gerçekten. Cendere Köprüsünün akılalmaz bir görüntüsü vardı,teknolojik alet kullanmadan nasıl yapıldığını hiçbir şekilde anlayamadık. Köprünün ardındaki dağların altından su geliyordu anlattıklarına göre eskiden bu su çok daha fazla imiş şu anda çok az bir su geliyordu oradan. Köprüden ayrılırken minyatür Cendere Köprüsü hatırası
alarak evimizin bir köşesinde ona bir yer ayıracaktik.Şimdi istikamet tanrı heykellerinin bulunduğu meşhur Nemrut Dağına. Nemrut Dağı'nın merdivenlerini çıkarken yorulmadıkta diyemeyiz. Sonunda ulaştık gün batımının izlenebileceği en güzel yere.Nemrut Dağı'nın doğusunda ve batısında ayrı ayrı tanrı heykelleri bulunuyordu.Antiochos Kommagene kralının mezarı da burada imiş ama henüz bulunamamış.Tanrı heykellerini inceledikten sonra, farkettikki gerçekten acıkmışız. Öğlen yemeği menümüz ise: Yarpuzlu köfte,
- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors
Sevgili okurlar bu yazıyı yazmamdaki amaç:Adıyaman'ın küçük,sadece Nemrut Dağı ve Cendere Köprüsünden ibaret bir şehir olduğu algısını yıkmak.Gerçekten Türkiye Anadolunun beşiği olduğu için geçmişi barındıran yerlere sahip.Öyle ki Adıyaman Dünya harikalarının bile içine girmiş.Sizlere keyifli okumalar diliyor tanışacağınız yeni mekanlara merhaba demenizi istiyorum.
Saygılarımla
Derya SERT

Bir haziran sabahıydı telaşlı bir şekilde valizlerimizi hazırlıyorduk.Büyük bir çabanın ardından sonunda patrondan yıllık iznimi alabilmiştim.Herşeyi tamamladıktan sonra yola çıkmaya başlamıştık.Yaklaşık 3 yıl olmuştu ailemi görmeyeli,küçük kızım Fatma ortanca kızım Zeynep onların büyüğü Furkan ve eşim Emine işte biz bu beşli Ankara'dan Iğdıra gitmek için yollara düştük yolumuzu uzatarak
gidecektik memlekete, çünkü aklımızda harika bir plan vardı. Geçtiğimiz illere bakıp içinden bizim dikkatimizi çeken bir şehri bütünüyle gezecektik. Bir kaç tane il gezdik geçtiğimiz illerde çok güzel yerler vardı. Fakat hepimiz oy bütünüyle bir şehri gezecektik. Bu yüzden hiçbir şehirde oy bütünlüğü sağlanmadı biz de yolumuza devam ettik. Şu an Şanlıurfa-Adıyaman yolu üzerindeyiz. Adıyaman yolu üzerindeyken Ali Dayı Restaurant diye bir levhaya rastladık.
Tamda o an karnımız çok acıkmıştı. Gidip bir yemek yiyelim ve Adıyaman'ın dikkatimizi çekecek bir özelliği olup olmadığını gözlemleyelim diye karar verdik. Restauranta gittik. Menüde dikkatimizi çeken Alabalık oldu biz de beş menü kaşarlı alabalık yedik. Çaylarımızı içerken yan masada oturan turist grubun konuşmasına şahit oldum. Farsça konuşuyorlardı, anladım ki İran'dan gelmişler. Bir an şaşırdım İran'dan Adıyaman'ın şanını duymaları çok güzel bir
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE(2)
-
COMMENT()
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $5.79+) -
BUY THIS BOOK
(from $5.79+) - DOWNLOAD
- LIKE (2)
- COMMENT ()
- SHARE
- SAVE
- Report
-
BUY
-
LIKE(2)
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!