Erzurum Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler
Lisesi
Öğretmen: Ayşe Kiraz
Öğrenciler: Eylül Aslıhan KIZILCA
Beyzanur DOĞAN
Melih EYYUPOĞLU
Esra İNCE
Adem ÇOLAK



Sabahın ilk saatleri soğuk iliklerime işliyor. Hava, tıpkı seyyah-ı alem Evliya Çelebi'nin bahsettiği gibi. Elimde Ahmet Hamdi TANPINAR'ın Beş Şehir adlı kitabı ve ben Havuzbaşından Çifte Minareli Medreseye Erzurum tarihini adım adım gezmeye başlıyorum. Kısa süren bir yolculuk...
İlhanlıların sembolik yapılarından biri olan, işlemeleriyle insanı kendine hayran bırakan, hükümdar Sultan Olcaytu döneminde yaptırılan ve Anadolu'daki en önemli kapalı avlulu medreselerinden biri olan Yakutiye Medresesi 'nin önündeyim. Medrese içerisinde odalar ve odaların tarih kokan içleri beni benden alıp geçmişe doğru sürüklüyor. Mekanın bana sunduğu dalgınlığımı medreseyi gezmeye gelen ziyaretçilerin sesleri bozuyor ardından gezime devam ediyorum. Yakutiye Medresesi'nin hemen bitişiğinde yer alan ve Mimar Sinan 'ın planı çizdiği Lala Paşa Camisine yürüyorum. Sabah namazınını eda eden cemaat birer ikişer mekandan ayrılmaya başlamıştı.
Yüzlerinde Rabblerine olan borçlarını ödemenin mutluluğu görülebiliyordu. Cami, şehrin ilk Osmalı eseri idi. Lala Mustafa Paşa'nın bir hayratı olarak inşa edilen ve değişik dönemlerde tamir gören cami tarih boyunca nice devlet adamı, şair, ulema ve halkın tercih ettiği bir eser olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Zaman haylice geçmişti; fakat bunu farkında mıydım?
Güneş artık iyiden iyiye kendini göstermeye başlamış ve soğuk şehrin güzel insanlarının sesleri her yerden duyulmaya başlamıştı. Hayat işte bu şehirde yeniden başlıyordu. Bir tarafta makine sesleri diğer tarafta insanların tatlı koşuşturmaları ve banka oturmuş yeni yolculuğu bekleyen ben...
Lala Paşa Camisinden ayrılırken ayaklarımın beni hangi tarihi mekana götüreceğini tahmin etmem mümkün değildi. Neden mi? Bu şehir adeta bir açık hava müzesi idi ve her tarafın farklı bir tarihe açılıyordu. İşte o yerlerden birinin önünde idim. Usulca kafamı kaldırdım ve duvarda yazılı olan yazıyı okumaya çalıştım. Kapısına asılan panoda buranın Ulu Cami yani Atabey Camisi olduğu yazıyordu. Meraklandım, aslına bakarsanız biraz da heyecanlandım. Bu ana kadar neden ben bu yapıyı görmemiş ve hakkında bir bilgi sahibi olmamıştım. Saydım tam beş kapısı vardı. Ben şimdi bu beş kapıdan hangisini kullanacaktım.
Önünde bulunduğum kapıdan içeriye girmeyi düşünürken dikkatimi bir mezar çekti. Bu mezar kimin? Neden hemen caminin yanı başında? Sağıma ve soluma baktım soruma cevap bulamadım. Mezarın etrafına yaklaştığımda duvarda bir yazının asılı olduğunu gördüm. Dikkatlice okudum. Şöyle bir yazı vardı: Pabuşçuzade Hazretleri...

Kimdi bu zat ve neden buraya defin edilmişti. Yanımda bir yaşlı amca beliriyor ve beni aydınlatmaya çalışıyor. Kızım:
-Bu zat Erzurum'un manevimimarlarından biridir. Günün birinde kurbağa sesinden yatılmaz imiş. Halk muzdariptir. Haktan yardım ister ve dua ederler. Dönemin kadısına gider ve durumu ona da izah ederler. Kadı der ki gidin o kurbağaların olduğu suya pabuçlarınızı atın. O an kadının dediklerine anlam veremezler ve kırgın bir şekilde oradan ayrılırlar. Dediğini de yapmayı ihmal etmezler. Günler sonra kurbağa sesinin azaldığının farkına varanlar o an kadının ne demek istediğini anlarlar. O günden sonra da kadı artık Pabuşçu kadı diye anılmaya başlar.
Bu bilgilerden dolayı amcaya teşekkür edip Ulu Camiyi gezmeye başladım. İçeriye girdiğimde iç içe girmiş yedi sahın gördüm. Cami ferah ve aydınlıktı. İlerledim ve mihraba yöneldim. Üç mihrap gördüm. İlki hemen caminin ana girişinin karşısında idi. Diğer ikisi ise sağ ve sol taraflardaydı. Ben gezerken yanı başımda bir görevli cami hakkında bilgi veriyordu. Onu can kulağı ile dinlemeye ve notlar almaya başladım. Caminin mimari Anadolu'da ilk kurulan beyliklerinden biri olan Saltuklu Beyliği tarafından yaptırıldığı ve yıllar içerisinde 4-5 kes tamirat gördüğü bilgisini notlarımın arasına aldım. Caminin mimari Kızıl Mehmet imiş. Neden kızıl sorusuna verilen cevap ise sakalının kızıl renkte olması imiş.

- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors
Erzurum Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler
Lisesi
Öğretmen: Ayşe Kiraz
Öğrenciler: Eylül Aslıhan KIZILCA
Beyzanur DOĞAN
Melih EYYUPOĞLU
Esra İNCE
Adem ÇOLAK



Sabahın ilk saatleri soğuk iliklerime işliyor. Hava, tıpkı seyyah-ı alem Evliya Çelebi'nin bahsettiği gibi. Elimde Ahmet Hamdi TANPINAR'ın Beş Şehir adlı kitabı ve ben Havuzbaşından Çifte Minareli Medreseye Erzurum tarihini adım adım gezmeye başlıyorum. Kısa süren bir yolculuk...
İlhanlıların sembolik yapılarından biri olan, işlemeleriyle insanı kendine hayran bırakan, hükümdar Sultan Olcaytu döneminde yaptırılan ve Anadolu'daki en önemli kapalı avlulu medreselerinden biri olan Yakutiye Medresesi 'nin önündeyim. Medrese içerisinde odalar ve odaların tarih kokan içleri beni benden alıp geçmişe doğru sürüklüyor. Mekanın bana sunduğu dalgınlığımı medreseyi gezmeye gelen ziyaretçilerin sesleri bozuyor ardından gezime devam ediyorum. Yakutiye Medresesi'nin hemen bitişiğinde yer alan ve Mimar Sinan 'ın planı çizdiği Lala Paşa Camisine yürüyorum. Sabah namazınını eda eden cemaat birer ikişer mekandan ayrılmaya başlamıştı.
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE(1)
-
COMMENT(1)
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $3.59+) -
BUY THIS BOOK
(from $3.59+) - DOWNLOAD
- LIKE (1)
- COMMENT (1)
- SHARE
- SAVE
- REMIX
- Report
-
BUY
-
LIKE(1)
-
COMMENT(1)
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!