HARİKA İŞLER TAKIMI ÖĞRENCİ GRUPLARIMIZLA YAZDIĞIMIZ HİKAYE KİTABIMIZ.
TÜM ÖĞRENCİLERİMİZE KATKILARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYORUZ...

ÖZGÜVEN
ANLAYIŞ
EMPATİ
SEVGİ
SAYGI
HOŞGÖRÜ
MERHAMET
TAKIMLARIMIZ


BİR ÖZGÜVEN HİKAYESİ


Ali lösemi hastasıdır ve hastalığından dolayı içine kapanık sessiz bir çocuktur. Hastalıkla mücadele ettiği için yorgun ve her şeye karşı isteksizdir. İyileşip iyileşmemeyi kafasına çok takmıştır.


Ali artık 5. sınıfa geçmiştir ve hastalığından dolayı okula arkadaşlarından geç başlamıştır. Okula geç başladığı için arkadaşlarıyla iletişim kurmakta zorlanmıştır o yüzden okulda hiç arkadaşı yoktur. Arkadaşlık ilişkilerinde özgüveni düşük olduğu için hep çekimser kalmıştır. Kendini ifade etmekte zorlanmıştır.

Hem notları düşük hem de morali bozuk olan Ali'yi ailesi motive etmek için ara tatilde izlemeyi merakla beklediği Kung Fu Panda filmi için sinemaya götürür. Ali sinemada Kung Fu Panda filmini izlemiştir ve bu filmden çok etkilenmiştir. Ali filmden çıktıktan aslında her şeyi başarabileceği asıl gücün kendi içinde olduğunu anlamıştır ve sonra kendine bu hastalığı yeneceğine dair bir söz verir ve bütün gücüyle hastalığı yenmek için mücadele eder. Bir yıl sonra Ali kararlılığı sayesinde hastalığı yenmiştir.



Öğretmeni Ali'yi lösemi haftasında okulda yapılacak törende hastalığı nasıl yendiği konusunda bir konuşma yapmasını istemiştir. İlk başta bu teklifi kabul etmeyen Ali daha sonra arkadaşlarına kendini ispat etmek için güzel bir fırsat olduğunu düşünür ve öğretmenin teklifini kabul eder. Ali o gün özgüven patlaması yaşar kendini tüm okulun karşında çok güzel ifade ederek hastalığı nasıl yendiğini anlatır. Ali'nin hayat hikayesinden herkes çok etkilenir ve Ali'yi büyük bir coşkuyla alkışlarlar.


Bu olaydan sonra Ali kendini arkadaşlarına kanıtladığı için çok mutlu olur. Ali insanın doğadaki en seçkin varlık olduğunu düşünerek bu varlığın her zaman kendine güvenmesi gerektiğine inanır.

Ali bu inancı sayesinde eğitim hayatını bitirdikten sonra doktor olur ve lösemili hastalarla fedakarca ilgilenir, lösemi hastalarına umut olur.
ÖZGÜVEN TAKIMI YAZARLARI :
Ela, Elif, Gamze, Halide, Mustafa, Oğuz, Umut, Yavuz, Yusuf
Danışman Öğretmen:
Turan ÇELİK

SAYGININ ÖNEMİ
Bora sabah uyanır ve kimseye günaydın demeden, haber dahi vermeden çantasını alıp okula gitmek için evden aceleyle çıkar.

Yolda karşıya geçmekte zorlanan yaşlı teyzeyi görmesine rağmen yardım etmez.


Okula vardığında arkadaşlarının çoktan sınıfa girdiklerini görür ve koşarak sınıfına kapıyı çalmadan girer. Girdikten sonra öğretmeninden özür dilemeden sırasına oturur. Öğretmeni ve arkadaşları bu durumdan rahatsız olurlar.
Bora'nın yaptığı saygısız davranışlar öğretmeninin gözünden kaçmaz ve Bora'ya bir ders vermesi gerektiğini düşünür ve bu amaçla Bora' ya bir sunum ödevi verir.

Bora çok heyecanlı bir şekilde sunum ödevini hazırlar ve ertesi gün okula aynı heyecanla gider. Bora'nın heyecanı onun bu kez sınıfa erkenden gitmesine sebep olur. Ders başladığında öğretmeni Bora'yı sunumunu yapmak için tahtaya kaldırır. Bora hızlıca tahtaya çıkar ve sunumunu yapmaya başlar. Ama bir problem vardır; arkadaşları onu dinlememekte, kendi aralarında konuşmaktadırlar. Bu durum onu çok üzer ve öğretmenine 'Niçin beni dinlemiyorlar? neden onlara kızmıyorsunuz? 'diye sorar. Öğretmeni bu sorulara şu şekilde soruyla karşılık verir: 'Sence neden böyle davranıyorlar?'. Bu soru üzerine Bora hem şaşırır hem de sebebini düşünerek yaptığı hataların farkına varır. Bora arkadaşlarına dönerek birazda utangaç bir biçimde onlardan özür dilediğini söyler ve ' Yaptıklarımın ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Saygı insanlar arasında çok önemli bir değermiş. bunu bana gösterdiğiniz için teşekkür ederim' der ve öğretmeninin işaretiyle sunumuna tekrar başlar ve tüm arkadaşları onu dikkatlice dinler. Bora mutlu bir şekilde yerine oturur. Ders bitiş zili çalar ve çantasını hazırlayıp evin yolunu tutar.
Bora, eve vardığında, annesine merhaba der ve başından geçenleri anlatır. Annesi, bu durumu şaşkınlıkla dinler. Bora, bu olaydan dersini alır ve şunu öğrenir: saygı, dünyadaki en önemli değerlerden biridir.



YAZARLAR:
YİĞİT, GÖZDE, DAMLA, AHMET, ESMA, BEREN, BERRA
DANIŞMAN ÖĞRETMENLER: MELTEM DİRİN & MEHTAP KALYONCU
Anlayış Hikayesi
Karadeniz'in şirin bir kasabasında yaşayan yoksul bir aile yaşarmış. Bu ailede Meltem adında bir kız varmış. Meltemin gelecekle ilgili hayalleri varmış.
Babası evde olmadığından birinin ısınmak için odun kesmesi gerekiyordu. Meltem annesine odunları kendisinin kesebileceğini söyledi. Annesi kabul etmek istemese de Meltem odun kesmeye başlamıştı. Bir anlık dalgınlıkla onun hayatı boyunca bedelini çok ağır ödeyeceği bir kaza yaşadı. O an kimse yardıma gelemediği için beş parmağını da kaybetti.
Bu olaydan dolayı Meltem'in tedavisi için Şehre taşınmak zorunda kaldılar. Maddi sıkıntılarına rağmen babası Meltem için her türlü fedakarlığa göğüs gerdi. Meltem, babasının tüm çabalarına rağmen istediği tedaviyi olamadı. Meltem ve ailesi çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Babası Meltemin eğitim hayatı için şehirde kalmaya karar verdi. Şehirdeki en iyi okula Meltem kayıt oldu. İlk gün Meltem çok heyecanlıydı ta ki sınıfa girene kadar çünkü Meltemi gören herkes onunla dalga geçti. Meltem büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Onu tanımadan önyargılı davrandılar. Bu duruma rağmen Meltem yılmadı. Çünkü onun çok büyük hayalleri vardı. Ailesi için okuyup iyi bir meslek sahibi olacaktı.

Bu düşüncelerle derslerine daha çok çalışmaya başladı. Bir süre sonra sınıfın en gözde öğrencisi oldu Meltem. Meltemle dalga geçen arkadaşları büyük pişmanlık duyarak ondan af dilediler.
Meltem anlayışlı birisi olduğu için hepsini affetti ve her konuda onlara yardımcı oldu. Arkadaşları Engelli olan insanlarla dalga geçmemek gerektiğini anladılar. Meltem yıllar sonra başarılı bir iş kadını oldu. Herkese pes etmemeyi ve vaz geçmemeyi örnek hayatı ile gösterdi. Hayatı boyunca anlayışlı bir insan olmaya özen gösterdi.


Yazarlar:
Bünyamin, Şerife, Aynur, Gülefşan, Emre Murat, Ali, Zehra, Sevde, Zeynep, Berenay
Şennur A. Arslantürk
KISA SÜRELİĞİNE BEN O'YUM
"EMPATİ"




Ayla ortaokuldayken bir gün sınıf arkadaşıyla tartışmaya girmiş. Arkadaşı Mike siyah tenli Ayla ise beyaz tenliymiş, onu dışlamış kavga etmiş.Mike,Ayla dan böyle bir davranış beklemiyormuş.Teninin renginden dolayı dışlandığını düşünmüş.Bu onu çok üzmüş.Bir daha beyazların olduğu okula gitmemeyi düşünmüş.


Ama öbür arkadaşları Mike'ı çok seviyormuş. Mike'ın gitmesini istemiyorlarmış. Mike bu konuda kararlıymış.Ayla acaba yanlış bir şey mi yaptım diye düşünürken zil çalmış ve okul bitmiş. Ayla eve doğru yola koyulmuş.Evde de aklından çıkmamış olanlar.Ayla uyumadan önce kendisini Mike'ın yerine koymuş yani "EMPATİ" yapmış ve düşünürken uyuya kalmış.Rüyasında kendini başka bir okulda görmüş. Herkes siyah tenliymiş ama Ayla beyaz tenliymiş. Hiç kimse Ayla ile arkadaş olmak istemiyormuş.Ayla sabah uyanınca kararını vermiş, arkadaşından özür dileyecekmiş. Ama nasıl? O gün cumartesi yani hafta sonuymuş.


Ayla Mike'ın evini biliyormuş.Oraya gitmiş.Üzgün olduğunu söylemiş ve özür dilemiş.
Mike Ayla'nın söylediklerini dinledikten sonra hala kararının değişmediğini belirtmiş.Okuldan gitmekte kararlı olduğunu söylemiş.Ayla çok üzgüımüş.Özür diliyormuş,başka okula gitmemesi için onu ikna etmeye çalışıyormuş.O sırada sesleri duyan Mike'ın annesi de yanlarına gelmiş..
Mike 'ın annesi Ayla'ı çok üzgün görmüş.Ayla ile Mike'ın problemlerini çözmeleri için onlarla konuşmak istediğini söylemiş ve Ayla'yı eve davet etmiş.Mike'ın annesi yaptığı lezzetli kurabiyelerden Ayla 'ya ikram etmiş ve problemi konuşmaya başlamışlar.Mike'ın annesi problemi dinleyince kendisini onların yerine koyarak düşünmüş.Daha sonra onlara bu durumun üstesinden gelebileceklerini söylemiş.Ayla Mike'ın annesinin böyle düşünmesine çok sevinmiş ve kendisinin çok pişman olduğunu,empati yaparak Mike'ın ne hissttiğini daha iyi anladığını söylemiş ve tekrar özür dilemiş.Mike uzatmak istememiş.Ayla'nın gerçekten çok üzgün olduğunu görmüş.Affettiğini söyleyerek başka okula gitmekten vazgeçtiğini söylemiş.Bunu duyan Ayla çok sevinmiş.Annesine ve Mike' a teşekkür ederek eve doğru yola çıkmış.

Sabah mutlu bir şekilde uyanmış.Günlerden pazartesi günüymüş.Hazırlanıp mutlu bir şekilde okula doğru yola çıkmış.



Yolda giderken Mike ile karşılaşmılar..Selamlaşıp mutlu bir şekilde konuşarak okula gitmişler..






Mike ve Ayla'nın mutlu bir şekilde okula geldiğini gören öğretmenleri ve arkadaşları çok sevinmişler.Hemen yanlarına gidip onlara nasıl problemlerini hallettiklerini sormuşlar.Herkes onları merakla dinliyormuş.Mike ve Ayla'nın anlattıklarını dinledikten sonra empatinin önemini bir kez daha anlamışlar ve mutlu bir şekilde arkadaşlıklarını devam ettirmişler.

YAZARLAR:
AhmetYağız,Aleyna,Berfin,Berkecan,Ceren,Eda,Şevval,Ömer,Ceren,Edanur,Ada,Yiğit
DANIŞMAN ÖĞRETMENLER: İrfan BALCIOĞLU & Deniz ÇELEBİ
HOŞGÖRÜ
HİKAYESİ
Çok eski zamanların birinde "Anka" diyarında yaşayan bir aile varmış. Bu aile de 4 kişi yaşıyormuş. Yaşadıkları ev bir vadinin kenarında ırmağın karşısında yeşilliklerin tam ortasındaymış.
Ailenin en küçüğü olan Turna içlerinde en meraklıları, aynı zamanda ise hoşgörülü ve çalışkan bir kız. Abisi Rey ise düşünceli ve kardeşini çok severmiş. Turna'nın bir gün canı çok sıkılmış ve oyun oynamak için dışarıya çıkmış arkadaş bulamayınca göl kenarına gitmiş zamanın geç olduğunu fark etmeyen Turna'yı, abisi Rey aramaya çıkmış. Göl kenarında kardeşini bulunca önce ona çok kızmış çünkü onu bulamayınca çok endişelenmiş, Ancak daha sonra yalnızlığını anlayan abisi onu HOŞGÖRÜ ile karşılamış. Eve gidince Turna'nın annesi ve babası çok sevinmiş ve Turna'ya sarılmış.



Günlerden bir gün Turna ve abisi Rey arkadaşlarıyla kampa gitmek için ailesinden izin istemiş. Annesi ve babası ilk başta bu fikre sıcak bakmamışlar ama çocuklarına kıyamayıp fikirlerine HOŞGÖRÜ ile karşılamışlar.





Çocuklar arkadaşlarıyla birlikte kamp alanına gitmiş. Orada ateş yakıp yanına aldıkları yiyecekleri pişirip yemişler ve bir yandan da korkutucu hikayeler anlatıyorlarmış. Korkanlar çadırlarına girip orada fener yakıp battaniyenin altında kendi kendilerine konuşuyormuş. Konuşurken zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark etmemişler. Saatin geç olduğunu fark edince dışardakileri de uyarıp çadırlarına dönmüşler.O gün ormandaki ürkütücü sesler yüzünden biraz korkarak zar zor uyumuşlar. Sabah uyandıklarında konuşup bu ürkütücü sesleri araştırmaya çıkmışlar.
İlk olarak işe görev dağılımıyla başlamışlar. Her biri ormanın farklı yönlerinde araştırma yapmaya yönelmişler ve ormanın kuzeyinden tuhaf sesler duymuşlar ve o sesi merak etmişler o yöne doğru yönelmişler birazcık korkuyorlarmış ama ne olursa olsun o sesin kimden ve nereden geldiğini merek ediyorlarmış ve bunun için o yöne doğru hareket etmeye başlamışlar. Onlar büyük bir şey bekliyorlarmış mesela bir ayı. Ama oraya vardıklarında bir de ne görsünler onlar daha büyük bir şey beklerken karşılarına bir tavşan çıkmış. Hepsi de çok şaşırmış. Daha sonra tavşan hızla koşmaya başlamış. Tavşanı takip etmişler ve zifiri karanlık bir yere varmışlar . Turna korktuğu için birden ağlamaya başlamış.
Ağladığını gören arkadaşları Turna ile dalga geçmeye başlamışlar. Arkadaşı Ares 'Ne kadar korkaksın, karanlıktan mı korkuyorsun?' demiş. Turna bu sözleri duyunca kalbi çok kırılmış ve hızlıca yanlarından ayrılmış. Turna'nın gittiğini gören Rey ve arkadaşları panikle Turna'nın peşinden gitmişler. Ama onu bulamayınca çok korkmuşlar. Kampa doğru giderken Turna'yı nehrin kenarından ağlarken görmüşler.













Çocuklar Turna'yla dalga geçmek yerine onun duygularını anlamışlar. Rey kardeşine' Seni göremeyince çok korktuk kardeşim' demiş. Turna 'ama ben çok üzüldüm benimle dalga geçtiniz. Buraya gelmeyi En çok ben istedim ama korktuğum için karanlıkta sizinle birlikte gidemedim. Sizin anlayışlı olmanızı isterdim. Oradaki herkes Turna'ya hak vermiş. Ares de dalga geçtiği için çok pişman olmuş. Turna'nın yanına yaklaşıp ondan özür dilemiş. Turna abisinin, Ares'in ve diğer arkadaşlarının özürlerinde samimi olduklarını anlamış ve onları affetmiş. Kamp maceralarına kaldıkları yerden devam etmişler.





YAZARLAR: ZEYNEP BETÜL-ESAT-MUKADDER-AYŞENUR-CEMRE-UBEYDULLAH-MUHAMMED EMİN- EYLÜL-EYLÜL ZEYNEP-YUSUF SEHA-ZÜMRA
DANIŞMAN ÖĞRETMENLER: SEVİM BÜYÜKAKAR-KÜBRA AZAK

BİR SEVGİ HİKAYESİ
KÖPEK SEVGİSİ
Sıcak bir Temmuz ayıydı. Samet sıcaktan bunalmış bir halde, elinde ağır poşetlerle marketten eve dönüyordu. Kaldırımın kenarında açlıktan ve susuzluktan bitkin halde yatan bir köpek dikkatini çekti.


Ancak Samet elindeki yükten bir an önce kurtulmak istiyordu. Bu yüzden eve doğru adımlarını hızlandırdı. Eve geldiğinde susuzluğunu gidermek için büyük bir bardak su içti. Birden kaldırımın kenarında bıraktığı köpek geldi aklına. Yanına bir kap su ile yiyecek alarak hızla sokağa doğru koştu.

Samet köpeğin yanına geldiği zaman köpek sakin bir şekilde yerinde duruyordu. Sanki Samet'in geleceğini bilir gibi Samet'e doğru bakıyordu. Samet yanında getirdiği suyu ve yiyeceği köpeğin önüne koydu.


Köpek iştahlı bir şekilde yiyeceğini yerken Samet'de onu izledi. Köpeğin karnını doyurduğunu anlayınca yarası olup olmadığına baktı. Köpeğin yarası yoktu ama oldukça zayıftı. Şu anda havalar sıcaktı ama kış gelince havalar soğuyacak ve bu durum köpek için zor olacaktı. Samet ona sıcak bir yuva bulmaya karar verdi.




Köpeği evinin bahçesine götürmeye ve orada bir yuva yapmaya karar verdi. Köpeği kapıp evin bahçesine geldi. Bulduğu tahta parçaları ve çivilerle küçük bir kulübe yaptı. Köpeğin yuvası hazırdı.



Samet köpeği kulübeye geçirmeye çalıştı ama köpek önce kulübenin etrafında dolaşarak kulübeyi tanımaya çalıştı. Daha sonra Samet'in anne ve babası geldi. Köpeği görünce anne ve babası Samet'e kızacak gibi oldular ama zayıf ve bakıma muhtaç olduğunu gördüklerinde sokağa bırakmaya kıyamadılar






Anne ve babası Samet'e köpeğe bir isim vermesi gerektiğini söylediklerinde Samet'in aklına ilk olarak "Duman" geldi. Böylece Duman ile Samet'in macerası başladığı yerden hızla devam etti.



Samet o günden sonraki her gün Duman'ın yemeğini ve suyunu verdi, veteriner kontrolü ile aşısını düzenli olarak yaptırdı. Temizliği ve günlük yürüyüşüyle ilgilendi.
Duman, her gün Samet'i okuldan geliş saatinde kapıda karşılayıp kucağına atlardı. Topu alıp Samet'in yanına gelirdi ve oyun oynamak isterdi.
Bu şekilde birbirlerine karşı duydukları sevgi yıllar geçtikçe arttı. Birbirlerinin en iyi arkadaşları oldu.
SON

YAZARLAR: Damla, Eylül G., Eylül K., Mehmet, Yusuf, Ömer T.
Danışman Öğretmen: Yıldız Ay Yılmaz
MERHAMET TAKIMININ HİKAYESİ
Umut bir gün evden okula gitmek için hazırlanıp dışarı çıktı

Önüne yaralı cılız ve tatlı bir köpek çıktı..Ve onu sevmeye başladı.



Acaba sana nasıl yardım edebilirim?
Ona nasıl yardım etsem diye düşünmeye başladı.
Yarasını görünce dayanamayıp veterinere götürdü.Veteriner onu tedavi etti.


Sonra Umut köpeği evine götürdü.Bir an durdu ve okula geç kaldığını farketti.Hemen okulun yolunu tuttu.

Hızla okula vardı.Hemen sınıfın kapısını tıklattı ve içeri girdi.


Öğretmeni Umut'un yerine oturmasını istedi.


Öğretmeni Umut'a neden geç kaldığını sordu.O da yolda yaralı bir köpek gördüğünü ve ona yardım ettiği için geç kaldığını söyledi.


Öğretmeni Umut'un yardımseverliğinden dolayı onu yok yazmadı ve ona artı verdi.
Öğretmenin bu hareketi Umut'u çok mutlu eder.Çünkü onun için yardımseverlik daha önemlidir.


Öğretmen başka bir sınıftan bir öğrenciyle de aynı durumu yaşamıştı ama o öğrenci yaralı hayvana yardım etmek yerine sanki acırmış gibi bakıp geçmiş. Birde bunu pişkin pişkin öğretmenine anlatmış. Bu durum öğretmeni çok üzmüş ve dersine devam etmişti.Sonrasında daldığı kötü anısından çıkıp Umut'a 'yerine geçebilirsin' dedi. Umut bu güzel davranışından dolayı arkadaşlarına örnek oldu ve arkadaşlarına hayvanseverliğin önemini söyledi.








Arkadaşları teneffüste Umut'a onunla gurur duyduklarını ve tıpkı onun gibi artık daha da çevreye duyarlı birer insan olacaklarına dair söz verdiler. Umut da böylelikle çıkış saati gelince içi huzur ve neşeyle evine dönebildi.


Umut bu örnek davranışından dolayı arkadaşlarına örnek oldu ve arkadaşlarına hayvan severliğin önemini anlattı ve öğretmeninden koca bir aferin aldı.
Merhamet Takımı Yazarları
Gürkan,Ecrin,Ezgi,Ali Efe,Berra,Berkay,Emine,Yağmur,Sude.
Danışman Öğretmen
Pınar KORUN
Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi

HARİKA İŞLER TAKIMI ÖĞRENCİ GRUPLARIMIZLA YAZDIĞIMIZ HİKAYE KİTABIMIZ.
TÜM ÖĞRENCİLERİMİZE KATKILARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYORUZ...

ÖZGÜVEN
ANLAYIŞ
EMPATİ
SEVGİ
SAYGI
HOŞGÖRÜ
MERHAMET
TAKIMLARIMIZ


BİR ÖZGÜVEN HİKAYESİ


Ali lösemi hastasıdır ve hastalığından dolayı içine kapanık sessiz bir çocuktur. Hastalıkla mücadele ettiği için yorgun ve her şeye karşı isteksizdir. İyileşip iyileşmemeyi kafasına çok takmıştır.
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE(2)
-
COMMENT()
-
SHARE
-
BUY THIS BOOK
(from $13.99+) -
BUY THIS BOOK
(from $13.99+) - DOWNLOAD
- LIKE (2)
- COMMENT ()
- SHARE
- Report
-
BUY
-
LIKE(2)
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!