Bu kitap Matematik Herde Proje Ekibi'yle oluşturulmuştur

Bir sabah uyandım. Benim için yeni bir gün başlıyordu. Gün ışığı pencereden girerken, saat kaç acaba, okulun başlamasına ne kadar var diye düşünmeye başladım.Servisim ne zaman gelecek. Kaç dakika sürem var? Aklımda bir sürü soru oluşmuştu.
Saatime bakıyorum akrep ile yelkovan fırıl fırıl dönüyordu. İçimden bir his sanki okulda olmam gerektiğini söylüyordu.Ama bir yandanda okula gidip gitmemekte kararsız kalmıştım.Sanki okulda kötü şeyler olcak gibi bir his vardı içimde.
Çünkü okulun başlamasına daha çok mu vardı yada tüm dersler bitmiş miydi, hiçbirini bilmiyordum.
Hemen kalkıp üstümü degistirdim
Kahvaltıda tabagima kahvaltiliklardan ne kadar almaliydim acaba ben alınca anneme de yetecek miydi?
Saatin kaç olduğunu hala bilmiyordum. Neler oluyordu?Annem:
-Bugün telefonda ve saatte sayılar kaybolmuş.
Herkes düşünceliydi.

Babam işe ben okula gitmek için evden ayrıldık. Anlam veremiyorduk olanlara.
Yolda giderken acaba sayılara ne olmuştu, rüyada mıyım diye kendimi sorguladım.

. Sonra okula gittim okulda da durum farklı değildi. Herkes sayıların yokluğundan bahsediyordu. Kimse hiçbirşey bilmiyordu herkes şaşkındı. Biraz bekledik ziller çalmıyordu.
Bir süre sonra öğretmenimiz geldi. Oda şaşkındı ama derse başladık. Dersten hiçbir şey anlamıyorduk. Öğretmenimiz ne yapacağını bilemiyordu. O bize ,biz ona bakıyorduk. Acaba ders hemen bitecek miydi? Yoksa daha var mıydı?
Bu dersin adını hatırlayamıyordum ama bugün olanlarla kesin bir ilgisi vardı.
Bir süre sonra öğretmenimiz dışarı çıkabilirsiniz dedi.Sanırım bugün ders çok uzun sürmüştü ya da ben öyle hissetmiştim.
Karnım çok acıkmıştı.Kantine indim.Simit ve ayran aldım.Ne kadar ödeyeceğimi sordum ama kantinci ne demek istediğimi anlamamış olacak ki bana tuhaf tuhaf baktı.Kantnciden cevap alamayınca tüm iştahım kaçtı ve aldıklarımı geri bırakıp bahçeye oyun oynamaya çıktım.
Bahçedeyken arkadaşım basketbol oynamaya çağırdı.Kabul ettim ve maça başladık ama oyunun sonu gelmiyordu.En sonunda herkes yoruldu ve maçı bitirdik.Hakem olan arkadaşımıza kimin kazandığını sorduğumuzda bilmediğini söyledi.Zaten nasıl bilebilirdi ki ? Sayılar olmadığı için kaç basket atıldığını öğrenemezdik.Maçımız bitti ama diğer dersin başlama vaktinin gelip gelmediğini anlayamadık.Biz yine de sınıfa gittik ve öğretmenimizi beklemeye başladık.Bir süre sonra sosyal bilgiler dersi öğretmenimiz geldi ve derse başladı.Derste konumuz medeniyetlerdi ama takvim olmadığı için kuruldukları ve yıkıldıkları zamanı bilemiyorduk
Dersin çok uzun sürdüğünü farkettik ama ne zaman tenefüse çıkacağımıza karar veremedik.Öğretmen dersi bitirdi. Tenefüse çıktık.







Teneffüste karşı sınıftaki arkadaşlarla futbol maçı yaptık. Maç sırasında o kadar çok gol attık ki izleyenler bile alkışlamaktan sayamadı.Beden Eğitimi öğretmenimiz "En çok gol atan sınıf hangisi?" diye sordu. Arkadaşlarla birbirimize baktık. Bu soruya cevap veremedik çünkü skor tablosunda hiçbir şey yazmıyordu.
Futbol maçımızın skorunu öğrenemeden merak içinde Beden Eğitimi dersimize başladık. Bugünkü konumuz atletizmmiş. Öğretmenimiz :
-Çocuklar bugün bayrak yarışı yapacağız, dedi.
Okul bahçesindeki yarış mesafelerimiz kaybolmuştu. Tüm sınıf şaşkın şakın birbirimize bakıyorduk. Elif :
-Öğretmenim çizgilerimiz silinmiş bayrak yarışını nasıl yapacağız?
Mustafa:
-Mesafeleri yeniden hesaplamalıyız.
Elif:
-Peki nasıl yapacağız ?
Tüm sınıf bu sorunun cevabını arıyorduk. Yarışmayı tekrar yapabilmek için ölçüleri tekrar hesaplamamız gerekiyordu. Sayılar kaybolduğu için ölçü birimlerimizde kaybolmuştu. Mesafeleri belirleyebilmek için elimizde bir araç olmalıydı.
Mustafa :
-Peki nasıl bir araç olmalı?
Bizim sınıf bayrak yarışını nasıl yapacağını bulmaya çalışırken diğer sınıfların çantalarını alıp servise yöneldiklerini gördük.






Eve dönme vakti gelmişti. Hayatımızdan sayılar kaybolduğu için zamanı da hesaplayamadık. Biz de aceleyle çantalarımızı alıp servise yöneldik. Servis şoförü öğrencileri kontrol etmek için baktı. Bir de ne görsün bazı koltuklar boş. Şoför :
-Çocuklar sabah bu koltuklar dolu değil miydi?
Öğrenci:
-Tüm koltuklar doluydu.
Bazı arkadaşlarımız serviste yoktu. Peki kim yoktu? Kaç kişi yoktu?
Şoför:
-Çocuklar herkes yanında oturan arkadaşını kontrol etsin.
Ayşe, Zeynep ve Ali yoktu. Okuldan henüz yeni çıkıyorlardı. Sayılar olmadığı için zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışlardı. Onlar da geldiğinde servis tam olduğuna göre artık yola çıkabilirdik.
Servisteki herkes Matematiğin yok olması sorununu düşünürken birden araç durdu. Şoför gideceği yola yeterli benzini hesaplayamadığı için yolda kalmıştık.
Şoför, arkadaşlarından yardım istemek için telefonunu eline aldı.


Bir süre sonra şoför arkadaşlarını arayamamıştı çünkü numaralarda silinmişti. Ardından arkadaşlarımız aralarında konuşmaya ve çözüm yolları bulmaya çalışıyor ama konuştukları anlaşılmıyordu. Şoför herkesin tek tek konuşması gerektiğini söyledi. Herkes tek tek çözüm yolları söyledi.
Ayşe: Belki de bir yokuş bulana kadar arabayı ittirmeliyiz.
Ali: Herkesin kaç kg ittirmesi gerektiğini nasıl bileceğiz.
Ardından konuşmalar bitti hala bir çözüm yolu bulmaya çalışıyorduk










Bir çözüm yolu bulamayınca şoföre Ayşe'nin fikri daha mantıklı gelmişti arabayı itmeye başladık ittik ittik ittik ve çok yorulduk sonunda araba çalışmıştı ama benim aklımda sayıların yok olduğu var nasıl yok olabiliyorlar anlam veremiyorum ve en sonunda eve ulaşmıştık.Tam evime girmek üzereyken yolda çok yavaş giden bir araçla çok hızlı giden bir araç çarpıştı. Sayıların kayboluşundan trafik kuralları da etkilenmişti. Çevredeki insanlar polisi ve ambulansı çağırmak istediler ancak bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. Hepimiz tüm olup bitenlere seyirci kaldık. Hızla eve gidip anneme olanları anlatmak istedim. Ancak kaçıncı katta ve hangi dairede olduğumuzu bir türlü hatırlayamıyordum. Tüm katları dolaşıp zillerin üzerinde yazan isimleri okuyarak evimizi buldum. Annem ve babam benim için çok endişelenmişler. Geç kaldığımı söylediler ancak ne kadar geç kaldığımı bilmiyorlardı. "Çok geç kaldın." demekle yetindiler. Onlara gün boyunca olan bitenleri anlattım
Annem ve babam bunları duyunca biraz şaşırdılar. Ama neden matematiğin kaybolduğunu çözemediler. Bunun her zaman böyle mi devam edeceğini merak ediyorlardı. Haberleri açtılar ve yine aynı konu matematik kayboldu. Ödevlerim vardı ödevlerimi yapmaya başladım. Ödevlerim bitince kalktım ve camdan dışarı baktım. Güneş batıyordu. Mutfağa gittim annem masayı kuruyordu. Yardım ettim ve yemek yedik yedikten sonra masayı topladık. Biraz televizyon izledikten sonra saati merak ettim çünkü her zaman düzenli yatardım ama artık matematik yoktu.

Uyku düzenim de kalmamıştı sayılar gidince. Aslında hayatımızda matematiğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamıştım. Uyumam gerektiğini düşünüp anne ve babama iyi geceler dileyip odama doğru gittim. Yatağıma yattığımda ödevlerimin doğru olup olmadığını bilmediğimi hatırladım. Sayılar birden bire yok olunca ders esnasında not aldım ama emin değildim. Bu düşüncelerle uykuya daldım.
Sabah kalktığımda sayıların geri gelmiş olmasını ummuştum ama gelmemişlerdi. Anne ve babam uyuyorlardı. Bende biraz test çözmeye karar verdim ancak sayılar olmadan nasıl çözebilirdim? Annemin uyandığını düşünüp salona gittim ve yanılmamıştım annen de uyanmıştı. Kahvaltı içi yumurta hazırlayacaktı ama sayılar olmadığı için ne kadar pişireceğini kestiremiyordu. Peynir ekmek yiyip okula gitmek için hazırlandım.
Servisi beklemek için dışarı çıkmaya karar verdim. Çok fazla beklediğimi farkındaydım ama ne kadar beklediğimi bilmiyordum, bekledim bekledim ve sonunda servis geldi şoföre neden bu kadar geç geldin diye sorunca "Sayılar yok olduğu için alarm çalmamış bende uyuya kalmışım" dedi. Çok yavaş gidiyorduk çünkü hız göstergesi artık ne hızda gittiğimizi göstermiyordu. Okula gittiğimizde kaçıncı derste olduğumuzu öğrenemedik, meğerse biz çok geç kalmışız 2 ders bitmiş bile. Sırada matematik dersi vardı ama biz o dersi işleyemedik ne sayılar vardı ne de matematik dersinde işlenecek başka bir şey, öğretmenimiz ne yapacağımızı bilmiyordu bütün sınıf kara kara düşünmeye başladık ve bir şey bulamadık. Gün çok karmaşık ve düzensiz geçmişti. Nihayet eve geldim karnıma acıkmıştı bu dolabının kapağını açtığımda hiç bir şey yoktu, anneme sordum ve "Sayılar olmadığı için alışveriş yapamadım" dedi. Artık ne yemek yiyebiliyoruz ne okula zamanında gidebiliyoruz ne de ders işleye biliyoruz, gerçekten matematik çok değerliymiş.
Aniden aklıma sosyal bilgiler dersinde işlediğimiz “Medeniyetlerde Ticaret ”konusunda öğrendiğimiz takas yöntemi geldi. Annemi ikna edip markete gittik. Markette ürünlerin azaldığını ve yeni ürünlerin fabrikalarda üretim azaldığı için gelmediğini gördük. Kalan ürünlerden almak istediğimizde kasiyer para hesabı yapılamadığından ürünleri veremeyeceğini söyledi bende takas yöntemini önerdim ve patronuyla konuşup bu yöntemi kabul ettiler .Zaten evden hazırlıklı gelmiştik. Bir takım antika eşyamız ile değiş tokuş yaparak ürünleri almayı başardık.

Eve dönerken inşaatların durduğunu, yeni yapıların matematik olmadığından yapılamadığını gördük. Arabaların benzinleri bittiğinden yollarda kaldığını ve bu sebeple insanların sürekli birbirleriyle tartıştıklarına şahit olduk. Annem daha önceden terziye vermiş olduğu birkaç parça kıyafeti almak için ,zaten yolumuzun üzerinde olan terzi burcu ablaya uğramak istedi. Dükkanına girdiğimizde Burcu ablanın müşterisiyle tartıştığını gördük.




Müşterisi kıyafetin kendisine uygun olmadığını büyük geldiğini söylerken terzi Burcu ablada sayılar geri gelene kadar müsaade istedi ve ne müşterisine ne de anneme kıyafetleri veremeyeceğini söyledi. Bizde bu durumu anlayış gösterdik. Aniden dışarıdan sesler gelmeye başladı. Dışarıya çıktığımızda bir kadının çantasının çalındığını öğrendik. Ama maalesef telefonla ne polisi arayabiliyorduk ne de olayın olduğu yerin sokak numarasını verebiliyorduk. Elimizden bir şey gelmediğinden eve geri döndük.
Annem hemen mutfağa geçip akşam için yemek hazırlamaya başladı. Babamda o sırada eve geldi .Babam marangoz olduğu için iste yaşadığı bir takım problemlerden bahsetmeye başladı. İşinde sayıları ve ölçü araçlarını çok sık kullanmak zorunda olduğundan ve şu an bu çalışmaları yapmanın imkansız olması nedeniyle hiçbir siparişi yapamadığını söyledi. Yaşadıklarımız hepimizin canını çok sıkıyordu.
Annem sofrayı hazırlıyordu. O sırada yanık kokusu etrafa yayılmıştı. Annem fırındaki yemeğin süresini ayarlayamadığı için yakmıştı. Diğer yemekler için sofraya oturduk. Annem çorbalarımızı koydu .Ancak diğer yemeğe geçtiğimizde ürünün tadının bozulduğunu çünkü son kullanma tarihinin geçtiği bir ürün olduğu ama sayılar olmadığından fark edilemediğini anladık :(
O sırada haberler başladı. Haberlerde meteorolojinin artık işe yaramadığını çünkü meteorologların verilere dayalı tahminde bulunamadığını ve sayılar geri gelmezse hava durumunu bir daha önceden hiç bilemeyeceğimizi söyledi. Tam o sırada bir son dakika bilgisi geldi. İki uçak maalesef rotalarını belirleyemedikleri için birbiriyle çarpışmıştı. Bir çok can kaybının da olduğu söyleniyordu. Spiker, daha sonra yakın zamanda faturalandırmanın yapılamamasından dolayı elektrik, su ve doğalgazın kesilebileceğini söyledi. Ailecek tedirginliğimiz ve korkumuz giderek artıyordu. Matematiğin neden gittiği konusu artık hepimizin sorunuydu ve düşünüp geri getirmemiz gerekiyordu.
Babamla haberlerden sonra çıkacak olan maçı bekliyorduk.Aniden içerden annemin acı bağırışları duyuldu.Koşarak yanına gittik.Anneme bir sancı girmişti. Babam ambulansı aramak istedi, fakat numaralar olmadığı için arayamadı.
Zorlu şartlar ile hastaneye ulaştık. Orada çalışan görevli, numaralar olmadığı için orta kata çıkmamız gerektiğini söyledi. Asansör vardı fakat numaralar olmadığı için merdivenlerden çıkmak zorunda kaldık. Orta katı bulmakta çok zorlandık ve bu da yetmezmiş gibi hemşire annemin ağrısını kesmek için ne kadar doz kullanacağını bilemedi. Doktor ise ilaç yazdı. Anneme nasıl kullanması gerektiğini zaman ve saat olmadığı için zorlandı. Sonra babam benim gözlerime de baktırmak istedi doktor gözlük tavsiye etti fakat kaç numaralı gözlük alacağımızı bilemedi. Üstelik yaşım, boyum ve kilom hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.
Doktor bey gözlük numarasını söyleyemediği için numarasız gözlük almamızı önerdi. Doktor beyin odasında bir müddet kaldık ama ne kadar kaldığımızı bilmiyorduk. Polikliniklerin önü çok kalabalıktı çünkü sayılar olmadığı için hiç kimse sırasını bilemiyordu. Oradan bir an önce uzaklaştık ve hastaneden çıkarak gözlük almak için gözlükçüye gittik. Gözlükçüden numarasız gözlüğümü almak istedik ancak ne kadar para ödeyeceğimizi bilemedik. Sayılar olmadığı için babam saatinin bir önemi kalmadığını söyledi ve bu yüzden babam kolundaki saati gözlükçüye vererek gözlük ile takas etmiş olduk.
Gözlükçüden ayrıldık ve annemin ilaçlarını almak için yan taraftaki eczaneye girmek istedik. Ancak zamanı bilemediğimiz için eczacı dükkanı kapatmıştı. Nöbetçi eczane aramak için arabamıza bindik. Babam nöbetçi eczanenin konumunu bulmak için telefonundan navigasyonu açmak istedi ancak sayılar olmadığı için telefonundaki şifreyi giremiyordu. O sırada elinde ilaç poşeti olan bir amca gördük. Babam arabadan inip amcaya bu ilaçları nereden aldığını sordu. Amca eczanenin yolunu bir türlü tarif edemiyordu ve sayılar olmadığından 'Biraz git, sonra dön' diyebildi. Babam amcanın yol tarifinden hiçbir şey anlamamıştı. Yine de amcaya teşekkür ederek arabaya geri döndü.

Arabamızla yola devam ederken saati bilmediğimiz için geç olduğunu düşünerek eczaneye yarın gitmeye karar verdik. Ve artık tek isteğimiz evimize gidip dinlenmekti. Ancak caddeler çok yoğun ve karmaşıktı. Çünkü trafik lambaları düzensiz bir şekilde yanıp sönüyordu. Sayılar olmadığından lambalarda zaman kavramı kalmamıştı. Az daha bu karmaşıklık nedeniyle önümüzdeki iki araç birbirine çapıyordu. Babam o sırada sayılar olmadan araba kullanmanın çok zor olduğunu söyledi. Çünkü hangi vitesle gidileceğini ve ne kadar hız yapacağına karar veremiyor, araba sanki kendi kendini kontrol ediyordu.
Zor da olsa evimize ulaşmıştık. Evimize geldiğimizde babam biraz dinlenip televizyonu açtı. Birlikte merakla beklediğimiz maç başlamış ancak kaçıncı dakikada olduğunu ve kaç gol atıldığını okulda olduğu gibi bilemiyor ve göremiyorduk. Birden ayaklarımın üşümeye başladığını fark ettim. Annem klimayı açarak evi ısıtmak istedi. Fakat ısı derecesi bilinemediğinden makina sanki bozulmuş, odayı ısıtmak yerine gittikçe daha da soğutuyordu. O yüzden klimayı kapattık. Ayaklarımın gittikçe üşümesi nedeniyle odama çorap almaya gittim. Ancak çoraplarının olduğu çekmecede hiç çorabım kalmamıştı. Anneme sorduğumda annem; çamaşır makinasına ne kadar deterjan konulacağını bilemediği için kirli olan çoraplarımın yıkanamadığını söyledi.
Matematiğin ve sayıların birden kayboluşu gittikçe canımı sıkmaya başlamıştı. Üşüyen ayaklarımı ısıtmanın bir yolunu bulmalıydım. Yatağıma giderek battaniye ile ayaklarımı ısıtmayı başardım. Elime tabletimi aldım ve biraz oyun oynayarak can sıkıntımı gidermeye çalıştım. Ancak tabletimin şarj göstergesini göremiyordum çünkü kaybolmuştu. Tam o sırada tabletimin şarjı bitmiş olacak ki birden kapanıverdi. Ben de kitap okumaya karar verdim. Kitabımı bir müddet okuduktan sonra mutfağa çay almaya gittim. Ancak döndüğümden kitabım kapanmıştı. Kitabın sayfa numaraları olmadığı için kaldığım sayfayı nasıl bulacaktım. Tek istediğim matematiğin ve sayıların bir an önce geri gelmesiydi.


Bu umutla yatağıma girip uykuya daldım. Rüyamda sınıftaydım ve ders işliyorduk. Dersimiz matematikti. Öğretmenimiz tahtaya bir problem yazmıştı ve çözmemizi bekliyordu. Sınıf arkadaşım Selim söz isteyerek,
-Öğretmenim bir şey sorabilir miyim ? Dedi.
Öğretmenimiz:
-Tabi Selim, sorabilirsin, dedi
Selim:
-Öğretmenim matematik günlük hayatta ne işimize yarayacak?
Öğretmenimiz gülümseyerek;
-Matematik hayatımızın her yerindedir, dedi.

Uyandığımda annem ve babam baş ucumdaydı. Terlemiştim ve ateşim vardı. Babam dereceyi alıp ateşimi ölçmek istedi ama olmadı. Sayılar hala yoktu. Babam teleşla beni kucağına aldı ve 'Klima yüzünden üşüttü sanırım, hastaneye gitmemiz gerek' dedi. Annem dün gece hastanede yaşadıklarımızı hatırlatarak 'Sayılar hala yok, orada da ateşini ölçemeyecekler, verdikleri ilaçları ne kadar aralıkla kullanmamız gerektiğini de bilmiyoruz. ' dedi. Babam 'Olsun yine de gitmeliyiz.' dedi ve kapıya yöneldi. Tam o sırada müthiş bir ses duyuldu.

Babam beni yatağıma bıraktı ve annemle beraber pencere doğru koştular. Korkulu gözlerle sokağa bakıyorlardı. Zorlukla da olsa yanlarına gidip ben de baktım. Dışarıda fırtına vardı ve karşı apartmanın çatısı uçmuş sokaktaki arabaların üstüne düşmüştü.
İnsanlar ne yapacaklarını şaşırmış halde bir yerlere tutunmaya, evlerine ulaşmaya çalışıyorlardı. Böyle durumlarda meteoroloji her zaman önceden bilgi verirdi. Ancak şimdi matematik yoktu, rüzgar kaç km hızla esecekti, hangi saatler hangi günler arasında etkili olacaktı hiç bir bilgi verilememişti.

Annem 'Bu durumda hastaneye gidemeyiz.' dedi ve bana sıcak bir şeyler hazırlamak için mutfağa gitti. Bir süre sonra odama geldi. Bana çorba hazırlamıştı. Bir yandan çorbamı içiyor bir yandan da matematiksiz hayatın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum. Sonrasında bir yorgunluk hissettim ve tekrar uykuya daldım.

Sabah olduğunda pencereyi açtığımda akşamki fırtınadan sonra yağan karın her yeri bembeyaz yaptığını gördüm.
Kahvaltıdan sonra babam yağan karın keyfini çıkarmamız için bizi yaylaya götüreceğini söyledi. Ama annem için kahvaltıyı hazırlamak hiç de kolay olmamıştı,yumurtayı kaç dakika haşlayacağını, hazırladığı böreği fırında kaç dakika pişireceğini bilemiyordu çünkü sayılar kaybolmuştur.

Kahvaltıdan sonra arabaya bindiğimizde babam akaryakıt göstergesine baktı. Akaryakıt göstergesinde sayılar olmadığı için bizi yaylaya götürüp götüremeyeceğine karar veremediği için istasyona gitti ama istasyonda görevliye kaç liralık akaryakıt istediğini söyleyemedi çünkü sayılar kayıptı. Bir miktar akaryakıt aldıktan sonra yayla yolculuğu başladı. Karla oynayacağım için çok heyecanlıydım. Anne ve babama lütfen erken dönmeyelim diye yol boyu ısrar ettim ama annem de babam da bana sayılar olmadığı için saat kaçta döneceğimizi söyleyemediler. Yolda giderken babama yaylaya biran önce nasıl varırız diye sordum. Babam bana iki seçenek sundu. Bu seçeneklerden birincisi; eğer aynı hızla ilerleyeceksek daha kısa olan dağ yolunu tercih etmek olduğunu söyledi. Çünkü gidilen sürenin alınan yolun hıza bölünmesiyle bulunduğunu ve ne kadar az mesafe gidilirse o kadar kısa sürede varılacağını söyledi. İkinci seçenek olarak da aynı yolda ilerlerken arabanın hızının artırılması olduğunu söyledi. Çünkü hız arttıkça süre azalır aralarında ters orantı vardır dedi.

Babam ikinci seçeneği seçmiş ve hızını kaç yaptığını sayılar olmadığı için göremese de artırarak yaylaya daha kısa sürede varmıştık. Yağan karla her yer alabildiğine beyaz olmuştu. Arabadan iner inmez karın tadını çıkarmaya başladım.
Önce anne ve babama kar topu yaptım attım sonra babamla kardan adam yaptık annemle kardan adama zeytinden göz, havuçtan burun yaptık. Eline bir dal yerleştirdik başına da şapka koyduk. Ardından babam karın olmazsa olmazı sucuk ekmek yapmak için mangalın başına geçti. Kömürün üzerinde 1kg yazıyordu acaba bizim için kaç gram kömür yeterli olurdu babam bir türlü hesaplayamıyordu çünkü sayılar hala yoktu. Sonunda bir miktar kömürü mangala koyan babam bu seferde ekmek arasına ne kadar sucuk koyacağını sayılar kaybolduğu için hesaplayamıyordu. Sucuğu da ekmek arasına bir miktar koyan babam bizlere verdi ve yedikten sonra “eve dönme vakti geldi mi?” diye sordu. Annem bana ben anneme baktık ama cevap veremedik çünkü sayılar olmadığı için saatin kaç olduğunu anlayamıyorduk. Rüzgar çıkıp hava soğumaya başlayınca hemen arabaya doğru koşup evin yolunu tuttuk.

Dısarda üşüyen ellerimizi arabanın ısıtıcısı ile ısıtmak istedik ama sayılar olmadığı için istediğimiz ısı ayarını bir seferde değil de deneyerek bulmak zorunda kaldık bu da bize zaman kaybettirdi. Neyse ki hava kararmadan evimize gelmiştik. Annem arabadan inmeden “kimler sıcak birer kahve istiyor?” diye sordu.
Babamla birbirimize baktık, annemin kahve yapmak için su, şeker ve kahve oranını ayarlayamayacağını düşündüğümüz için kahve içmeyi reddettik.
Babam:
-Çocuklar çok eğlenceli bir gün geçirdik fakat hepimiz çok yorulduk, biraz da üşüdük sanırım uyusak iyi olacak.
Babam haklıydı uyumak hepimize iyi gelecekti.
Kardeşim ve ben dişlerimizi fırçalamak için banyoya gittik,kardeşim dişini fırçalarken musluğu açık bırakmıştı.Bu davranışının çok yanlış olduğunu, suyu israf etmememiz gerektiğini ona anlattım.
Hem zaten su rezervlerimizin ülkemize ne kadar yeteceğini tahmin bile edemiyorduk.Yatağa geçtik fakat kardeşim bir türlü uyumak bilmiyor bana sürekli sorular soruyordu,bir çocuk günde kaç saat uyumalıydı;ben ondan kaç yaş büyüktüm;okula gitmesi için daha ne kadar büyümeliydi vs..Tüm bu sorulara verecek cevabım olmadığı için sinirlenmiştim.Sonunda kardeşim uykuya daldı …Bir anda büyük bir sarsıntı olmuştu,ev sallanıyordu,evet evet deprem oluyordu.Yatağımızdan çıkıp hayat üçgeni oluşturmalıydık ama üçgenin nasıl bir şekil olduğunu bir türlü hatırlayamıyorduk.
Hızlıca evi terk ettik.Babam evden çıkarken deprem çantasını yanına almayı unutmamıştı.Hemen radyoyu açmak istedi.Her zaman dinlediğimiz radyo kanalını bir türlü ayarlayamıyordu.Tesadüf eseri bulduğumuz kanalda spiker deprem olduğunu anlatıyordu fakat depremin büyüklüğü,koordinatları ve derinliği hakkında hiçbir şey söyleyemedi.O büyük depremin artçıları devam ettiğinde sabaha kadar güvenli bir bölgede beklemiştik
Hava aydınlandığında evimize girdik ve duvarlarda büyük çatlaklar oluştuğunu gördük.Artık bu evde yaşamak güvenli değildi.Kendimize yeni bir ev bulmalıydık.
Babam hemen emlakçı arkadaşına ulaşmak istedi fakat mümkün değildi.Sokak sokak gezip bir emlakçı bulmaya karar verdik.
Emlakçıyla görüşmemizde nasıl bir eve ihtiyacımız olduğunu,evin alanının ne kadar olması gerektiğini anlatamıyorduk.Fotoğrafların bulunduğu arşivdeki dosyalarda numaralandırma sistemi bulunmadığından emlakçı uzun bir süre fotoğrafları bulmak için uğraştı.
Kendimize en uygun olduğunu düşündüğümüz bir evi seçtik fakat yeni bir problem vardı: Evin kirasını nasıl ödeyecektik?
Biz bunları düşünürken tv’de bir son dakika haberi yayımlanıyordu. Çok önemli bir araştırma için astronotların uzaya çıkması gerektiğinden bahsediliyordu fakat nasıl çıkacakalardı?
Uzay aracı hızını ve yörüngesini kontrol edemeyeceğinden göktaşları ona çarpabilirdi ya da sıcaklık göstergeleri çalışmayacağından araç belli bir sıcaklığa ulaştıktan sonra yanabilirdi.
Spiker bu acil araştırmanın bir süre yapılamayacağını söylüyor,sayılara bir an önce kavuşmayı temenni ediyordu.
“Saat 9.00 oldu sen hala uyuyorsun.”diye söylenen annemin sesiyle gözlerimi açtım. Karşımdaki duvarda saat 08.01’i gösteriyordu. Annem bunu hep yapıyordu.Gözlerimi ovuşturdum ve saate bir daha baktım evet sayılar ordaydı.Bu gördüklerimin hepsi rüyaydı derin bir ohhh çektim…
Matematiksiz bir hayat tam anlamıyla bir kaostu.
Matematik, aklı onurlandırıyordu.Galileo Galilei’nin de dediği gibi
EVRENİN KİTABI MATEMATİK DİLİYLE YAZILMIŞTI..




SON
- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors
Bu kitap Matematik Herde Proje Ekibi'yle oluşturulmuştur

Bir sabah uyandım. Benim için yeni bir gün başlıyordu. Gün ışığı pencereden girerken, saat kaç acaba, okulun başlamasına ne kadar var diye düşünmeye başladım.Servisim ne zaman gelecek. Kaç dakika sürem var? Aklımda bir sürü soru oluşmuştu.
Saatime bakıyorum akrep ile yelkovan fırıl fırıl dönüyordu. İçimden bir his sanki okulda olmam gerektiğini söylüyordu.Ama bir yandanda okula gidip gitmemekte kararsız kalmıştım.Sanki okulda kötü şeyler olcak gibi bir his vardı içimde.
Çünkü okulun başlamasına daha çok mu vardı yada tüm dersler bitmiş miydi, hiçbirini bilmiyordum.
Hemen kalkıp üstümü degistirdim
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE(2)
-
COMMENT()
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $21.39+) -
BUY THIS BOOK
(from $21.39+) - DOWNLOAD
- LIKE (2)
- COMMENT ()
- SHARE
- SAVE
- Report
-
BUY
-
LIKE(2)
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!