Havalar soğudu, kış geldi,
Kış gelince patladı mısırlar,
Anlatıldı masallar.
Masallarda devler periler,
Bir baktım ki açtı çiçekler.
Çiçekler çilek oldu,
Omzumda yelek oldu.
Yeleğimi verdim oğlana,
Oğlan bana güneş oldu.
Bir de baktım ki gelmişim yaza.
Yaza yaza yapraklar sarardı soldu.
Soğanlarımız çoğaldı.
Bir de ne olsun, tam bir yıl olmuş.
O halde başlayalım masala...
Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde çok güzel bir köy, yakınında da büyük bir orman varmış. Sıcak bir sonbahar günü çocuklar piknik yapmak için ormana gitmişler.
Konuşa konuşa giderken çok uzaklaşıp kaybolmuşlar ama bunu fark etmemişler. Dere kenarında, yemyeşil otların, dökülen yaprakların olduğu güzel bir yerde durmuşlar.
Yusuf Ali, Lina ve Kerem dere kenarında piknik örtülerini yere sermişler. Hem piknik sepetlerindeki yiyecekleri yemişler hem de oyunlar oynamışlar.
Vakit bir hayli ilerlemiş ve hava kararmaya başlamış.
Lina:
_"Arkadaşlar, ben üşümeye başladım. Sanırım birazdan güneş de batacak. Biz hangi yoldan gelmiştik?" diye endişe içerisinde sormuş.
Arkadaşları şaşırmış. Ne Kerem, ne Yusuf Ali cevap verebilmiş. Üç arkadaş iyice korkmaya başlamış.
Tam o sırada, yanlarına usulca yaklaşan sincabı fark etmişler. Sincap onlarla konuşmaya başlamış
__"Bu saatte burada ne işiniz var, çocuklar?" diye sormuş.
Kerem:
__"Sincap Kardeş, yolumuzu kaybettik. Bize yardımcı olur musun?"demiş telaşla.
Sincap:
__"Eğer yeterince hızlıysanız, beni yakalarsanız olur." demiş ve koşmaya başlamış.
Çocuklar sincabın peşine düşmüşler. Dereyi aşmışlar, köprüye varmışlar, köprüyü aşmışlar, tepelere varmışlar..Birden hızlı koşan sincabı kaybetmişler.
Yusuf Ali :
__"Bakın! Gökyüzünde kocaman bir kuş var." diye haykırmış.
Kuş:
_"Merhaba çocuklar. Nereye koşuyorsunuz böyle?" diye sormuş.
Lina:
_"Merhaba Büyük Kuş! Biz yolumuzu kaybettik. Sincap Kardeş yolu gösteriyordu ama onu da kaybettik. Sen bize yardım eder misin?"diye sormuş.
Kuş:
_"Elbette, yardım ederim; ancak ben çok yaşlı bir kuşum. Sizi uzun süre kanatlarımda taşıyamam" demiş.
Çocuklar zor durumda oldukları için kuşun teklifini kabul etmişler.
Kuşun kanatlarına tutunmuşlar, bulutlardan süzülmüşler, göğün mavisiyle buluşmuşlar
Kuş, bir süre sonra çocukları, köyün girişinde bırakmış. Çok uzaklarda irili ufaklı evler görünüyormuş. Evlerin pencerelerinden dışarıya ışıklar süzülüyormuş. Tam o anda, yoldan geçen bir eşeğe rastlamışlar. Kerem koşarak eşeğin yanına varmış:
Kerem:
__Eşek Kardeş, bize yardım eder misin? Hangi yol köye çıkıyor? Eşek:
__Sırtımda yüküm var. Sizi sırtımda taşıyamam ama yolu gösteririm, demiş ve eşek önde, çocuklar arkada yürümeye başlamışlar...
Yusuf Ali:
__Hay sağ olasın eşek kardeş, senin gibi yolda rastladığımız Sincap Kardeş ve Büyük Kuş sayesinde buralara kadar gelebildik. Piknik yapmaya çıkmıştık ama ne zamanın farkına varmışız ne de yollara dikkat etmişiz.
Lina:
__Akşam olup da üşümeye başlayınca fark ettik zamanı.
Kerem:
__İlk başta korktuk, ne yapacağız diye düşünmeye başladık ama şimdi sizlerle karşılaştıkça bu maceradan keyif aldım, neredeyse iyi ki kaybolmuşuz diyeceğim” diyerek .... arkadaşlarına göz kırptı.
Eşek önde çocuklar ardında köyden sızan ışıklara doğru patika yollardan ilerlemişler.Yol aldıkça hava kararıyor,hava karardıkça çocuklar üşüyor,üşüdükçe acıktıklarını hissediyorlarmış.
Yusuf Ali ,Kerem ve Lina eşeğin peşinde ilerlerken,eşeğin doğru yolu nasıl bulabildiğini düşünmeden edememişler.
Kerem:
__Sevgili Eşek Kardeş, sen köye giden yolu nasıl bulabiliyorsun? Biz geldiğimiz yolu bile bulamazken...
Eşek:
__Biz eşekler doğadaki doğru ve en kısa yolu bulma konusunda uzmanız. Hatta mühendislere bile yardımcı olan canlılarız. Sizlere de yardım etmekten keyif aldım. Ancak sizler, ailenizden uzak alanlara giderken vakti çok iyi kullanıp zamanında evinize gitmeniz gerekirdi.
Lina:
__Evet Eşek Kardeş çok haklısın bu bize
güzel bir ders oldu. Ailemiz de bizi merak
etmiştir.
Çocuklar köye doğru yaklaşırken, bir grup insanın, ellerinde meşaleler, önlerinde çoban köpekleri; bir taraftan “Kerem,Lina,Ali” diye seslenerek, onları aramak için yollara çıktığını anladılar. Eşek anırarak ”Aii aii benimle geliyorlar, çocuklar burada…” diye haber verdi.
Keskin kulakları ile çoban köpekleri havlayarak eşeğe teşekkür edip, sahiplerini eşeğin geldiği yöne doğru çekiştirerek yönlendirdiler.
Kerem ,Lina ve Yusuf Ali’yi bulan ailesi çok sevindiler. Sevgiyle birbirlerine sarıldılar. Tabi ki biraz da çocuklara yaptıkları yanlışı ,kızgınlıkla dile getirdiler. Çocuklar başlarından geçenleri, hayvan dostlarının nasıl yardımcı olduklarını bir bir anlattılar.
Köye döndüklerinde, anneleri el birliği ile köy meydanında kocaman bir yer sofrası kurdular. Birlikte yemek yediler.
Köyün en yaşlısı ,en bilgesi, yakılan kocaman ateşin başına geçti. Tüm köy halkına güzel mi güzel masallar anlattı.
Çocuklar hayvan arkadaşları için ağaç diplerine yiyecekler bıraktılar.
Onlar ermiş, muradına biz çıkalım kerevetine...
Gökten üç elma düşmüş… Biri ”Masallar Kültürüm İçin“ projesinde görev alan tüm öğrencilere, biri bu masalı yazanlara, bir diğeri de bu masalı seslendiren öğrencilere gelsin.
Masalımızı oluşturan, katkı sunan öğrencilerimizin okulları ve öğretmenleri:
*Ayşe Güçlü Çelik / Yenibosna Doğu Sanayi İlkokulu / İstanbul
* Aytaç Dinç Yıldırım / Anne-Frank-Schule / Fellbach/Germany
* Canan Kurtoğlu / Cumhuriyet İlkokulu/ Balıkesir
*Cengiz Baysal / Kızılcapınar İlkokulu/ Zonguldak
* Fatmaana Tetik / Şakir Lakşe İlkokulu / İnegöl-Bursa
* Fatma Karatopak Altınsoy / Kubilay İlkokulu / İzmir
*Hülya Yılmaz Onay / Anadolu Adalet Sarayı Anaokulu / İstanbul
Masalımızı oluşturan, katkı sunan öğrencilerimizin okulları ve öğretmenleri:
* Müşerref Uzunkaya / Friedrich Ebert Gymnasium, Sandhausen/St Ilgen
* Rabia Ruşen / T.C. Karlsruhe Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği- Heidelberg/ Alte Schule,Ketsch
* Sibel Doğangün / Vakıfkent Toki İlkokulu / Sakarya
*Şadiye Özdemir Çetin / Zonguldak İlkokulu / Zonguldak
* Şennur Baysal / Nimet İlkokulu/ Zonguldak
*Yeşim Yağcı Erhan / Mükerrem Ali Kayan İlkokulu/ Tekirdağ
Havalar soğudu, kış geldi,
Kış gelince patladı mısırlar,
Anlatıldı masallar.
Masallarda devler periler,
Bir baktım ki açtı çiçekler.
Çiçekler çilek oldu,
Omzumda yelek oldu.
Yeleğimi verdim oğlana,
Oğlan bana güneş oldu.
Bir de baktım ki gelmişim yaza.
Yaza yaza yapraklar sarardı soldu.
Soğanlarımız çoğaldı.
Bir de ne olsun, tam bir yıl olmuş.
O halde başlayalım masala...
Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde çok güzel bir köy, yakınında da büyük bir orman varmış. Sıcak bir sonbahar günü çocuklar piknik yapmak için ormana gitmişler.