Bu kitapta ''Sürüden ayrılanı kurt kapar'' atasözünü anlattım.
Bir kuzu varmış. Çok şirin, sevimli ama yaramazmış biraz.
Bütün kuzular, annelerinin çevresinde otlarken o, alır başını gidermiş tepelerin ardına doğru.
Bir gün çoban onu uyarmış:''Kuzucuğum,'' demiş,alıp başını gitme böyle,sürüden ayrılma...Bir kurt mutlaka gözlüyordur seni, bunu unutma!''
Karşı çıkmak istemiş kuzucuk:''Ben kaç defa gittim uzaklara; kurt murt görmedim!''
''Göremezsin.'' demiş çoban, '' Kim bilir hangi köşeye sinmiştir.Saldırıncaya kadar çıkmaz ortaya.
O ne kurt oğlu kurttur bilmezsin sen!''
Kuzucuk aldırmamış çobanın söylediklerine. ''Ben sürüden uzaklaşmayayım diye söylüyor bunları,''diye düşünmüş.
Yine çobanı ve çoban köpeklerini atlatmış bir gün.Hoplaya sıçraya bir tepeyi aştığı an, nereden çıktığı belli olmayan bir kurt saldırmış üstüne.Koşmuş kuzucuk gerisingeriye, melemiş acı acı; ama ne çare!
Çoban ve çoban köpekleri yetiştiğinde çok geçmiş artık. Çok üzülmüş çoban:
''Ah kuzucuk,'' demiş, yerde yatan kuzuya, ''söylemiştim sana,sürüden ayrılanı kurt kapar diye, söylemiştim sana..
Bu kitapta ''Sürüden ayrılanı kurt kapar'' atasözünü anlattım.
Bir kuzu varmış. Çok şirin, sevimli ama yaramazmış biraz.
Bütün kuzular, annelerinin çevresinde otlarken o, alır başını gidermiş tepelerin ardına doğru.